Yazı: Yarkın Hocaoğlu
Bunu uzun zamandır bekliyorduk. Jaguar’ın bir SUV üretme planı yaklaşık on yıl öncesinden beri konuşulan ama bir türlü hayata geçmeyen bir hikayeye dönüştü. Uzun planlamalar, doğru platformun üretilmesi ve yatırımlar sonucunda İngiliz marka XE ve F Type ile kazandığı ivmeyi, tarihinin ilk SUV modeliyle devam ettiriyor.
Ülkemizde de merakla beklenen Jaguar SUV’sinin direksiyonuna geçiyor, 2016’nın belki de en çok konuşulacak otomobilini kullanıyoruz.
Sürüş
Ülkemizde sadece 2.0 lt’lik, yeni Ingenium motor ailesine dahil dizel motorla gelen F Pace, Jaguar’ı hiç olmadığı bir sınıfta temsil ettiği için omuzlarındaki yük son derece ağır.
Bu motor ilk olarak XE modelinde kullanıldı ve ardından, XF ve son olarak da F Pace modelinde kendine yer buldu. 4000 d/dak’da 180 bg güç ve 1750- 2500 d/dak arasında 430 Nm tork üreten motor Jaguar’ın iddiasına göre sınıfının en sarsıntısız çalışan ünitelerinden biri.
İlk izlenimler F Pace’in sektördeki birçok SUV gibi ne ağır ne de hantal hissettirmediği yönünde. Yüksek tork ve 8 ileri otomatik şanzımanı sayesinde oldukça atik bir eğilimi var. Üstelik sürüş sırasında oldukça heybetli hissettiriyor ve sürücünün özgüvenini arttırıyor.
Birkaç virajda F Pace’in limitlerini zorlayıp, sürücüyle nasıl iletişime geçtiğini merak ediyoruz ve biraz daha istekli şekilde kullanmaya başlıyorum otomobili. Dikkatimi ilk çeken direksiyon tepkileri oluyor; olabildiğince keskin ve tepkili. Ama gereğinden fazla hassas çalıştığını gözlemlediğimiz ESP sistemi, herhangi bir kayma eğiliminde direksiyon hareketlerini kısıtlıyor ve doğru düzgün kontra bile vermeye gerek kalmadan otomobilin çizgisini hemen düzeltiyo.
Bu yüksek ve ağır (1700 kg) yapısından oluşacak gövde salınımını minimum eforda kontrol etmeye yarıyor evet ama aynı zamanda da bir nebze sürüş zevkini etkiliyor. Ancak bu söylediğim kesinlikle direksiyon tepkilerini sevmediğim gibi anlaşılmasın bilakis özellikle ani atalet momenti değişimlerinde otomobilin genel olarak ne anlatmaya çalıştığını anlamak gayet mümkün.
Sevdiğim bir diğer özellikse aracın amortisörleri oldu. Önde alışık olduğum çift salıncaklı düzenleme işini oldukça iyi yaparken, beni asıl şaşırtan nokta arka süspansiyonlar oldu. İlk bakışta normal bir bağımsız çok bağlantılı sönümleme gibi gözükse de, öğrendiğime göre iki eksenli sönümleme yapabiliyormuş. Yani serbestlik derecesi (degree of freedom) sadece y (yukarı-aşağı) eksenindeki hareketle kısıtlı olmayıp aynı zamanda belli bir orana kadar x (sağ-sol) ekseninde de sönümleme yapabiliyor bu da arkayı her türlü akselarasyonda veya çukurda oldukça stabil hale getiriyor.
İç aksamda özellikle orta konsolda kullanılan materyallerin kalitesi çok iç açıcı olmasa da bunun kullandığım R-Sport paketine özgü bir detay olduğu söyleniyor. Daha az sportif ama şımartıcı detaylar için farklı paketleri de Jaguar envanterinde sunuyor, tercih nedeni olabilir.
Artan rekabet ve ucuzlayan malzeme maaliyeti ve arzının yaygınlığından, F-Pace'de de alüminyum bir şasi ve motor bloğu görüyoruz. XE'le aynı şasi üzerine inşaa edilmiş olması da Jaguar'ın bu yapıya güvendiğinin önemli bir kanıtı olarak gösterilebilir.
Sonuç
Genel olarak sürüş konusunda gereğinden fazla ESP müdahalesi dışında oldukça beğendiğim bir otomobil olduğunu söyleyebilirim. Konforlu, karizmatik ve prestijli... Sunduklarına göre fiyatı pahalı ama bu sınıfta ucuz alternatif de yok.
F Pace beklentilerin yüksek tutulduğu ve bunu kaldıracak kapasitede bir otomobil. Jaguar’ın yolunu açma konusunda iyi işler yapacaktır…