McLaren Artura markanın ilk V6 hibrit super spor modeli oldu

Kabloyla şarj edilebilen bir altyapıyla gelen Artura 30 km elektrikle yol alabiliyor.

McLaren’in tamamen sıfırdan ürettiği modeli Artura, markanın Sports ve Super Series modellerinin yerine çıkan bir otomobil olarak tanıtıldı. V6, hibrit ve kabloyla şarj edilebilir altyapısı sayesinde Artura hem McLaren’in yol otomobilleri tarihinde bir milat olacakken hem de markanın elektrifikasyon konusunda nasıl yol almak istediğini de gösteriyor. Hibrit sistemi toplamda 680 bg güç ve 720 Nm tork üretiyor ve 0-100 km/s hızlanma 3.0 saniye sürüyor. 

Tamamen yeni geliştirilen bir karbonfiber şasi üzerine şekillenen otomobilin ön ve arka kısmında alüminyum kaza koruyucuları bulunuyor. McLaren’in Sheffield’daki merkezinde üretilen karbon fiber yolcu bölümü 82 kg ağırlığında ve batarya paketi için daha uzun olsa da ağırlığı daha önceki modellerdekinden fazla değil. Otomobilin gövde panelleriyse yine karbon fiber ve alüminyumdan üretiliyor. 

Artura kompakt yapısıyla dikkat çeken bir otomobil. 4539 mm uzunluğundaki otomobil 1976 mm genişliğinde ve 1193 mm yüksekliğinde. Aracın aks mesafesi 2640 mm ve bu değer önceki modellere göre (Sports ve Super Series) 30 mm daha kısa. 

Oldukça temiz çizgilere sahip otomobilde ön kısımda McLaren logosunun şeklindeki far yuvaları dikkat çekiyor. Yan taraftaki hava girişleri otomobilin dramatik görüntüsünü öne çıkartırken kapıların yukarı açılması artık bir McLaren klasiği haline geldi.  

Yürüyen aksam 

1495 kg ağırlığındaki otomobil bir hibrit için hiç de ağır sayılmaz. Hatta bazı rakipleri elektrik altyapısına sahip olmasa da bu değerin üzerinde ağırlığa sahipler. Hibrit sistemi toplam 130 kg ağırlığındayken (88 kg batarya paketi, 15.4 kg elektrik motoru) otomobil için yeni geliştirilen V6 ünite eski V8’lere göre oldukça kompakt ve 50 kg hafif olmasıyla neden tercih edildiğini açıkça gösteriyor. 160 kg ağırlığındaki benzinli motorda partikül filtresi, çift turbo desteği, yarış otomobillerindeki gibi kuru karter tasarımı yer alıyor. Motorun 120 derecelik silindir açısı turboların silindirlerin arasında yer almasını sağlıyor. Bu sayede gaz tepkisi daha iyi hale gelirken motor daha kompakt bir yapıda tasarlanabiliyor. Kompakt demişken V6 ünite V8’lerden 160 mm daha kısa bir yapıda. 

585 bg güç ve 585 Nm tork üreten, 2993 cc hacmindeki V6 benzinli motora 95 bg ve 225 Nm tork üreten elektrik motoru eşlik ediyor. Sistem toplamda 680 bg güç ve 720 Nm torkla Artura’yı 3.0 saniyede 100 km/s hıza çıkartıyor. 0-200 km/s hızlanma 8.3 saniye sürerken maksimum hız 330 km/s. 

Bu motor gücünü 8 ileri çift kavramalı şanzımanla arka lastiklere iletiyor. Şanzımanda geri vites oranının olmaması ilginç bir bilgi olarak görünürken, geri gitmek için elektrik motoru kullanılıyor. Bu sayede şanzıman ağırlığı azalmış oluyor. 

7.4 kWh batarya kapasitesi sayesinde Artura 30 km elektrik menzili sunuyor ve batarya 2.5 saatte %80 kapasitede dolabiliyor. 

Artura ilk kez kilitli diferansiyel kullanan McLaren modeli oluyor. Elektronik olarak kilitlenen sistem e-diff olarak adlandırılıyor ve arka lastikler arasında tork dağılımını değiştiriyor. 

Otomobilin süspansiyon sistemi önde çift salıncaklı bir tasarıma sahipken (Senna modelinden alındı) arka süspansiyon beş noktadan bağlantılı bir yapıda. Arka süspansiyonun özel tasarımı (üst salıncak ve iki alt bağlantı) sayesinde 2.4 kg’lık ağırlık avantajından bahsediliyor. Otomobilde ayrıca Proactive amortisörlere yer verilirken seçilen sürüş moduna göre amortisör sertliği ayarlanabiliyor. 

Kabin

Kompakt yapısına karşılık oldukça geniş ve ferah bir kabin Artura’da sunuluyor. Kapılar gövdeye daha yakın şekilde açılabiliyor ve bu da giriş çıkışı daha rahat hale getiriyor. 

Direksiyonun arkasındaki dijital göstergeler direksiyon kolonuyla birlikte hareket eden bir tasarıma sahip. Bu sayede sürücü her daim göstergeleri net bir şekilde görebiliyor. Orta konsola entegre edilen Infotaintment ekranı ethernet bağlantısıyla kablo ağırlığını %25 düşürürken daha hızlı bir kullanım da sunuyor. 

Direksiyonun üzerinde düğme olmaması artık hiçbir üreticinin yapmadığı bir şey ve sürücünün tamamen yola odaklanmasını sağlıyor. Gerekli kumandalarsa direksiyonun hemen arkasındaki düğmelerle ayarlanabiliyor ve sürücü elini direksiyondan kaldırmadan, parmak uçlarıyla bu düğmelere ulaşabiliyor. 

McLaren’in kabloyla şarj edilebilen ilk hibrit modeli geliştirmesi geleceği hazırlanması açısından, bugüne kadar ürettiği diğer modellerden bile daha önemliydi diyebiliriz. Artura’nın açtığı yoldan hangi modellerin geleceğini ise zamanla öğreneceğiz...