İlk anladığım şey bu etkinin malzeme kalitesi nedeniyle elde edilmediği. Evet, gerçekten de karşımdaki otomobil 2004 değil de sanki 94’ten kalma gibi; sert plastikler, yer yer işçilik hataları gibi şeyler gözünüze çarpıyor. Ama o Recaro koltuğa oturup, elinizi Momo marka direksiyonun üzerine koyduğunuzda bunu unutuyorsunuz. Hele bir de vitese el attınız mı, tamamdır Evo sizi ele geçirdi bile...
Tabii buradaki otomobil gibi Evo’ların bir çoğu sonradan modifiye edilerek kullanılan otomobiller. Dolayısıyla kokpitte yer alan, sonradan eklenmiş göstergeler neredeyse bir Evo için standart donanım haline gelmiş. Aslına bakarsanız gayet güzel ve karizmatik göründüklerini söyleyebiliriz, hatta neden otomobilin standartında yok diye düşünmeden edemiyorsunuz.
Evo’nun kabini daha önce kullandığımız WRX Impreza’dan daha özenli; en azından çok iyi bir koltuğu ve direksiyonu mevcut. Ayrıca metal vites topuzu sürücüyü heyecanlandıran, gözüme çarpan ‘Tarmac, Gravel, Snow’ ayarı yüzümü güldüren diğer detaylar olarak görünüyor.
Eh, Evo bize bu kadar ipucu vermişken, harekete geçmemek olmaz değil mi?