Lotus Exige'in Türkiye'deki en güçlü versiyonu Sport 350'nin direksiyonuna geçtik.
Ton başına 310 bg! Lamborghini Diablo bu değeri yakalayabilmek için 5.7 litrelik bir V12 kullanıyordu!
Ama biz bir Lotus kullanacağız ve Lotus’lar hafiflikleri ile güç/ağırlık konusunda genel görüşü değiştiren, markanın kurucusu Colin Chapman’in mirasını taşıyorlar. Royal Motors 2017 itibariyle Lotus’un tüm modellerini ülkemizde satışa sundu. “E” ile başlayan model isimlerini gelenek haline getiren Lotus’un giriş modeli olarak Elise, top modeli olarak Evora bulunuyor. Aradaki boşluğu dolduran Exige ise Elise’in gelişkin bir versiyonu ve 2000 yılından beri görevini başarıyla yerine getiriyor. İlk olarak 2000’de Lotus’un modifiye ettiği 180 bg’lik 1.8 litre bir Rover K serisi motorla piyasaya sunulan Exige, aradan geçen bu 18 yılda bir hayli güçlendi ve değişti.
Testimizin konuğu Exige 350 Sport modeli, yerini aldığı Exige S modeline göre daha hafif ve daha da sürüşe odaklanmış bir otomobil. Üçüncü jenerasyon Exige’ler şu anda dünyada 350, 410 ve 430 Cup kodlu motor seçenekleriyle satılıyor. Hepsi Toyota’dan alınan ve süperşarjla güçlendirilen 3.5 litrelik bir V6 kullanıyorlar ve beygir güçlerine göre adlandırılıyorlar. Lotus bu motoru ilk olarak Evora’da 2009 yılında atmosferik olarak kullanılmıştı ve zaman içerisinde hep daha iyileştirilerek ve daha güçlendirilerek günümüze kadar getirdi. Toyota Camry’lerin üzerinde yüzbinlerce kilometreyi sorunsuz atlatan bir motor olduğunu bilmek, mekanik olarak güven veren bir unsur olarak görülebilir.
Exige tasarım anlamında, Lotus’un en radikal yol otomobili diyebiliriz. Ne Elise’in kibarlığı, ne de Evora’nın ağırbaşlı duruşu Exige’de bulunmuyor. Exige tamamen bir rockstar gibi kendini ortaya çıkarmayı seviyor. Abartılı arka kanadı, geniş dodikler, neredeyse yere değmek üzere olan ön lip, otomobili 3 kg daha hafifletmek amacıyla (bir önceki S’de kullanılan) cam yerine parçalı plastik kullanılan motor kaputu (ki bu aynı zamanda motorun daha kolay soğumasını sağlıyor) ve kabinde Alkantara ile kombinlenmiş detaylar ona çok daha farklı bir hava katıyor.
Exige duruşu itibariyle kardeşi Elise’den kolayca ayrılsa da, boyutları itibariyle ondan çok farklı değil. Bu da Exige’in kabininde Elise’deki hacmi bulmamız anlamına geliyor. İç mekan 1.90’ın üzerindeki sürücüler için problem yaratabilir ancak boyunuz bundan kısa ise bu otomobil size slim fit bir t-shirt gibi oturacak. Direksiyon ayarı veya koltukta yükseklik ayarı bulunmuyor. Sadece koltuğu ileri geri hareket ettirerek kendinize göre ayarlıyorsunuz. Kokpit alabildiğine sade ve kullanımı oldukça kolay.
Yüksek kapı eşiğini aşarak, kabine yerleştiğimize göre sürüşe hazırız ve kontağı açıp start butonuna basıyoruz. 3.5 litrelik V6’nın horultusu, bir önceki modele göre 2 kg hafiflik sağlaması amacıyla azaltılan ses izolasyonu sayesinde kabini baskın bir şekilde dolduruyor. Cold start ile başlayan sound check, gaza her bastığınızda ortalığı yırtan bir konsere dönüşüyor. Exige’de hidrolik direksiyon bulunmuyor ve kremayer sistem düşük hızlarda oldukça güç isteyen bir yapıya sahip. Aslında Exige, içi dışı-bir insan gibi. İddialı ve sert görünümü, otomobilin sürüş karakterine de yansımış. Sesli, sert ve neredeyse yarış otomobillerini aratmayacak keskinlikte bir sürüş yaşıyorsunuz. Kokpit o kadar aşağıda ve sade ki, sanki önünüzde cam yokmuşçasına, yolun içerisinde gidiyor hissine kapılıyorsunuz. En son Körfez Pisti’nde Formula 3 kullandığımda benzer hisleri yaşamıştım.
Hepimiz duymuşuzdur: “Dikkat et, yoksa otomobil kafana geçer”. Exige’i kullanmaya başladığımda hep bu laf aklımdan geçti. Elise aklımda hep küçük ve gücü sizi ısırmayacak bir otomobil, Exige ise bu modelin abartılmış hali olduğu için oldukça sakat bir versiyonu olarak düşünmüştüm. Evet, çok sesli, çok hızlı ve oldukça sert ancak sandığım kadar vahşi değil. Korkarak bastığım gaz pedalına, otomobilin kontrolünün o kadar da zor olmadığını keşfetmem ile daha rahat davranmaya başladım ve şunu söylemeliyim ki bu otomobil yol tutmuyor resmen ona yapışıyor. Sıkışık trafikte sizi biraz zorlayan direksiyon, virajlarda size tam kontrol ve güven sağlıyor.
Harikulade performans değerleri, kullanırken sizi koltuğa yapıştırıyor. 3.9 saniye olan 0-100 km/s hızlanması, 200 km/s hıza kadar soluksuz devam ediyor ve bu süratlerdeki rüzgar sesi sizi rahatsız etmiyor, yine de yol sesi standart bir otomobile göre daha fazla içeriye yansıyor. Test sürüşümüz kısıtlı olduğu için maksimum hız olan 270 km/s’yi deneyemedik fakat otomobil açık yol bulduğunda bu hızları kolayca görecektir. Tam otomatik 6 ileri şanzıman, manuel vitesli seçeneğe göre sadece 15 kilogramlık ağırlık artışına sebep veriyor ama özellikle sıkışık trafikte sizi rahatlatıyor. Otomobilde standartın dışında Sport ve Race sürüş modları bulunuyor. Race moda aldığınızda vites büyütmek için otomobil sizin komutunuzu bekliyor. Dünyadaki genel eğilim manuel vites seçeneğini satın almak yönünde fakat vites kulakçıkları da manuel vites keyfini performanslı sürüşlerde (özellikle Race modda) oldukça güzel bir şekilde verebiliyor.
40 litrelik küçük sayılabilecek yakıt deposu, otomobilin hafifliği sayesinde yeterli menzili size sunabiliyor. Kağıt üstünde 10 litre gözüken ortalama yakıt tüketimi gerçek hayatta 12-13 litre civarında seyredecektir. Yine küçük sayılacak 115 litrelik bagaj hacmi; şehir dışına iki ufak valiz ile kısa seyahatlerde, market alışverişlerinde ve bizim gibi test sürüşü yapacak ve fotoğraf çekecekseniz, fotoğrafçınızın eşyalarını almak konusunda yeterli geliyor.
Exige Sport 350’nin rakipleri olarak Porsche Cayman S ve Audi TT RS’i görebiliriz. Bunun dışında kalan Alfa Romeo 4C, Alpine A110 ve Porsche 718 Cayman, sürüş anlamında bu otomobil ile benzeşse de hacimsel anlamda yetersiz kalıyorlar ve aslında Elise 220 ile rekabet edebilir duruma geliyorlar. Exige gerçekten farklı bir canavar ve her gaza dokunuşunuzda sizi eğitmeye kararlı, limitleri çok yukarıda olan bir otomobil.
Motor hacmi nedeniyle vergi dilimi yukarıda kalıyor fakat yukarıda bahsettiğim nedenden dolayı, aslında fiyatları düşük gözüken olası rakiplerine göre daha üstün olan Exige, gerçekten farklı bir sürüş deneyimi yaşatacak bir haftasonu otomobili arayanlar, koleksiyonunu genişletecek koleksiyonerler, pist sürüşlerine sık sık katılan meraklılar ve artık astronomik rakamlara gelen üst lig süperspor almak yerine bir alternatif arayanlar için güzel bir tercih olabilir.
Lotus Esprit S4 testimiz de ilginizi çekebilir.
Belki Lotus Elan S2 testi de enteresandır, ne dersiniz?