O bir Bond otomobili, o bir oyun yıldızı, o bir efsane... Esprit S4 ile Lotus felsefesini anlamaya çalışıyoruz
Çocukluğumuzda hepimizin uçuk hayalleri vardır. Kimimiz Ninja Kaplumbağalar’a beşinci eleman, kimimiz Batman, kimimiz ileride Barbie bebek, kimimiz ise uzaylılarla dost olmayı hayal eder. Ben ise evimize yeni katılan Commodore 64’te oynadığım ilk yarış oyunu Lotus Esprit Turbo Challenge’daki, Esprit’e sahip olmayı gözüme kestirmiştim.
Bu, 1993’te satış fiyatı 120.000 dolar olduğu için, o sıralar Ninja Kaplumbağalar’a beşinci eleman olmaktan daha zor gözüken bir hayaldi. Tabi 1993’ten beri çok şey değişti; Esprit 2004’te bantlara veda etti, oduncu gömlekler çöpe atıldı, yüksek belli pantolonlar giyilmemek üzere bir yerlere kaldırıldı, Turgut Özal öldü, Ace of Base’in kasetlerini nereye koyduğunu hatırlayan kimse yok ve Ozan Orhon ile Tayfun bir daha popüler olamadı.
Zaman geçmiş, dünya değişmiş fakat benim hayalim ilk günkü tazeliğini hep korumuştu. Bu inanılmaz gizemli ve çekici objeye sahip olmalıydım ve oldum da.
Şanslıyım ki kısıtlı bir zamanda test sürüşünü ve çekimleri yetiştirip, otomobili teslim etmek zorunda kalmayacağım. 90’ların bu hayal otomobilini rahat rahat inceleyebiliriz.