Gelelim XC40’ın sürüşüne... Testimize 2.0 lt’lik 190 bg ve 400 Nm tork üretebilen, D4 kodlu dizel motor ile katılan XC40, ülkemize üç farklı motor seçeneği ile geliyor. 150 bg (D3) ve 190 bg güç üretebilen dizel motorlar 2.0 lt hacme sahipken şimdilik tek benzinli seçenek olan, yine 2.0 lt’lik motor (T3) 190 bg güç üretiyor. Tüm motor seçenekleri 8 ileri otomatik şanzıman ile kombine edilirken, D3 versiyonu önden çekişliyken D4 ve T3 modelleri AWD 4 çeker sistemiyle geliyor. XC40 gelecek aydan itibaren 1.5 litrelik, yeni 156 bg’lik benzinli bir motora da sahip olacak. Vergi avantajı sunacak olan bu motor seçeneğinin XC40 satışlarını ciddi oranda arttırması bekleniyor.
En yavaş XC40 versiyonu olan D3 0-100 km/s hızlanmasını 8.2 saniyede tamamlarken en hızlı versiyon T3’te bu süre 7 saniyeye düşüyor. Kullandığımız D4 ise bu hıza 7.9 saniyede çıkıyor. Elektronik olarak sınırlandırılan maksimum hız ise 210 km/s olarak veriliyor.
Yüksek bir otomobilde seyahat ediyormuş hissi yaratan XC40, asfalt koşullarında oldukça konforlu sürüş vadeden bir model. Kolay ve rahat bir kullanım sunan otomobil oldukça dengeli bir yapıya ve atik bir sürüş karakterine sahip. Opsiyonel olarak sunulan adaptif süspansiyon sistemine sürüş modlarına göre ayarlanabiliyor. Sport modda sert hale gelen süspansiyon aracın sürüş yeteneklerini fazlasıyla geliştiriyor. Bu modda daha kıvrak bir hale gelen XC40 direksiyon tepkilerine daha iyi yanıt veriyor. Konfor modundaysa yumuşak ve konfor odaklı bir sürüş sizleri bekliyor. Deyim yerindeyse her modda farklı bir otomobil sürüyormuş hissiyatı yaratan süspansiyon ve sürüş modları bu kadar değişken bir yapı sunmasıyla beğenimizi kazandı.
XC40’ın sürüşle ilgili belki de eleştirilecek tek noktası beklentilerin üzerinde sesli çalışan dizel motoru olacaktır. 1500-2500 d/dak arası çok olmasa da bu devirin üzerine çıkıldığında motor sesi kabine de sızmaya başlıyor ve rahatsızlık veriyor. Özellikle Sport modunda ani hızlanmalarda bu devirin üzerine seyretmeye başlıyorsunuz, bu gibi durumlarda hemen vites atma isteği duyabiliyorsunuz. Bunun yanında direksiyon sistemi orta sınıf ve sportifliği odak noktasına almayan bir SUV için oldukça başarılı. Yeteri kadar hissiyat sunmasının yanında direkt olan tepkileri ve şasi üzerindeki etkilerini hissettirmesi Volvo’nun bu konuya özellikle eğildiğini gösteriyor. Ne var ki Sport modunda biraz fazla sertleşmesi bazı sürücüleri memnun etmeyebilir. Bir de 20 inçlik jantlar nedeniyle sürüş şehir içi hızlarında zaman zaman sert hissettirebiliyor. Daha küçük jantlarla bu işin çözüleceğini düşünüyoruz...
XC40’ın asfalt koşullarında bu denli başarılı olması, arazideki kullanımı için aklımızda soru işaretleri oluşturmaya başlamıştı elbet. Bunun cevabını bulmak için rotamızı Kartepe’ye çevirdik ve XC40’ın SUV yeteneklerini karlı yollarda denemeye başladık. Sonuç oldukça şaşırtıcıydı. Birçok aracın tutunma problemi yaşadığı koşullarda dahi sorun yaşamayan XC40, tüm zorluklarla kolaylıkla baş etmeyi başardı. Tabii ki, her türlü koşulda gücü bir şekilde yere aktarmaya başaran AWD 4 çeker sisteminin bundaki payı oldukça büyüktü…
Testimizin sonunda XC40 yolda bir otomobil kadar kıvrak yolun dışındaysa gerçek bir SUV kadar yetenekli olduğunu bize gösterdi. Bunu başarırken konfordan da ödün vermemesiyse Volvo’nun büyük bir başarısı olarak gösterilebilir...