Ferrari Testarossa (1989)

  • Ferrari Testarossa (1989) - 1
  • Ferrari Testarossa (1989) - 2
  • Ferrari Testarossa (1989) - 3
  • Ferrari Testarossa (1989) - 4
  • Ferrari Testarossa (1989) - 5
  • Ferrari Testarossa (1989) - 6
  • Ferrari Testarossa (1989) - 7
  • Ferrari Testarossa (1989) - 8
  • Ferrari Testarossa (1989) - 9
  • Ferrari Testarossa (1989) - 10
  • Ferrari Testarossa (1989) - 11
  • Ferrari Testarossa (1989) - 12
  • Ferrari Testarossa (1989) - 13
  • Ferrari Testarossa (1989) - 14
  • Ferrari Testarossa (1989) - 15
  • Ferrari Testarossa (1989) - 16
  • Ferrari Testarossa (1989) - 17
  • Ferrari Testarossa (1989) - 18
  • Ferrari Testarossa (1989) - 19
  • Ferrari Testarossa (1989) - 20
  • Ferrari Testarossa (1989) - 21
  • Ferrari Testarossa (1989) - 22
  • Ferrari Testarossa (1989) - 23
  • Ferrari Testarossa (1989) - 24
  • Ferrari Testarossa (1989) - 25
Teknik Özellikler Detaylı teknik özellikler
120.000- 150.000 €
7177 adet (1984-1991)
Motor:
4948 cc, boxer 12 silindir, DOHC, 48v, 390 bg@6300 d/dak, 490 Nm@4500 d/dak
Performans:
5.8 sn 0-100 km/s hızlanma, 13.5 sn 0-400 metre, 275 km/s Maksimum hız
Şanzıman:
5 ileri manuel (dog leg), arkadan çekiş
Boş Ağırlık:
1506 kg

Bugün bir film yıldızı, bir rock star, bir süper spor ile birlikte olacağım. Böyle günler her zaman yaşayamazsınız; bunun için hazırlanmalı, aklınızda o günle ilgili senaryolar olmalıdır. Bu kadar önemli biriyle birlikteyken plansız hareket edemezsiniz değil mi? Etmemelisiniz, bu yüzden uzun bir hazırlık süreci geçirdim bende. Onu etkilemem gerek.

Evet, bugünkü konuğumuz bir zamanlar Hollywood’un vazgeçilmez yıldızlarından biri. Zamanında o setten bu sete koşar, etrafında patlayan flaşlara, kendisiyle boy ölçüşmeye gelen rakiplerine ilgisiz gözlerle bakan, çok çok hızlı ve tehlikeli biri. Kendisi İtalyan, 1984 doğumlu, genç yaşına rağmen küçük yaşta şöhret olduğu için şimdi emekliliğin keyfini yaşıyor. Hatta 1996’da emekli edildiğini düşündüğümüzde ne kadar hızlı yaşadığını anlayabilirsiniz.

Artık Hollywood’da değil, burada İstanbul’da yaşamayı tercih etmiş. Etrafta çok dolaşmayı çok sevmiyor çünkü hâlâ kendisini tanıyan, ona hayranlık duyan fanları mevcut. Bunlardan rahatsız oluyor elbet ama bazen ‘acaba o günleri özlüyor mudur’ diye de düşünmüyor değilsiniz.

Tahmin etmişsinizdir, etmeseniz bile fotoğraflardan anlamışsınızdır kimden bahsettiğimi. Bugün, öncelikle Miami Vice olmak üzere, The Glass House, Rocky V, A Night at the Roxburry, French Kiss, Renegade, Gone in 60 Seconds gibi filmlerin yanısıra Outrun gibi zamanının efsanevi bilgisayar oyununa da konu olan Ferrari Testarossa ile bir gün geçireceğim.

Benim jenerasyonumdan birçok kişi için Testarossa, ya da Türkçe’ye çevrilmiş haliyle ‘Kırmızı Kafa’, çocukluk idollerimizden biridir. Birçoğumuz, odasının duvarlarını posterlerde süslemiş bu otomobile hayranlıkla defalarca bakmış, Outrun’ı her oynayışımızda hepimiz, oyunda yanına kız arkadaşının almış hız yapan o adam olmak istemişizdir. Benim odamda da Testarossa, iki farklı otomobille birlikte dik bir posterde yer alırdı...

Bu, Testarossa’yı ilk görüşüm olmayacak, 1996 yılında da kendisiyle karşılaşmıştım ama o zaman ben çok gençtim o da henüz emekli olmamıştı ve haliyle benimle ilgilenmemişti. Ama şimdi herşey farklı, bugününü bana ayırdı; ben de bunun hakkını vermek için iyicene hazırlandım.

Bugünkü ilk karşılaşmamız benim biraz şaşırmamla sonuçlanıyor. Testarossa’nın fotoğraflarına bakıp genel şekli hakkında bir bilginiz olabilir ama onu yakından gördüğünüzde bu dünyaya ait değilmiş gibi hissediyorsunuz. Oranları çok tuhaf, önü dar, arkası abartılı geniş, yüksekliğiyse neredeyse genişliğinin yarısı kadar: 1976 mm’ye karşılık 1130 mm. Günümüzde bu oranlara sahip bir otomobil bulmak zor, tabii Lamborghini’ler dışında.

Bu yüzden biraz inceliyorum onu. Çok zarif hatlara sahip, Pininfarina’nın imzasına sahip otomobilin genel tasarım felsefesi yatay hatlarmış, ki bunu daha ilk baktığınızda anlıyorsunuz: Yan tarafta, radyatörlerin önündeki ızgaralar ve arka farların üzerindeki yatay parçalar otomobilin tasarımını domine ediyor. Dikiz aynaları ilginç bir noktaya konumlandırılmış ve bağlantısı da iki parçalı. Kapaklı ön farlarıyla 80’lerden kalma olduğunu açık bir şekilde belli ediyor.

Acaba kullanması nasıl hissettiriyor, bundan önce sürüş pozisyonu nasıl? Bu soruların cevabını birazdan vereceğim, şimdi biraz daha tarihe yolculuk yapalım ve ‘Kırmızı Kafa’nın nasıl şekillendiğine göz atalım.

Yazıyı değerlendir

Yorumlar

Facebook