Aracın içine bindiğimde anahtarı orta konsola bırakıp, ‘başlat’ düğmesini aramaya koyuldum ama Sorento normal anahtarla çalışıyormuş, bu özellik için XM2 donanımını almak gerekliymiş...
Kabin genel olarak oldukça kaliteli görünüyor, özellikle direksiyonun derisi ve tasarımı bu görüntüyü pekiştiriyor. Ancak konsoldaki plastikleri ellemeye başlayınca göründüğü kadar kaliteli olmadıklarını görüyoruz. Sert plastikler eskiden olduğu gibi burada da sıkça kullanılmış. Tasarım biraz olsun Santa Fe’yi andırmıyor değil, özellikle de dik duran havalandırma ızgaraları bu etkiyi yaratıyor.
Bu arada aracın eskisi gibi sert karakterli bir imajı olmadığının da altını çizmeliyim. Bu kabinde de devam ediyor, herşey daha konfor ağırlıklı düşünülmüş. Kullanılan malzemelerin rengi bile böyle. Bu anlamda yeni Sorento’nun biraz daha standart SUV yaklaşımını benimsediğini söylemek gerek.
Kia, bir şekilde bu karakterini devam ettirmek istese de (17 inç jantları çeviren kalın yanaklı lastikler, ki Santa Fe’de 19 inç düşük profilli lastikler vardı, kilitli diferansiyel, yokuş iniş fren kontrol sistemi) dış tasarımda bunu göremiyorsunuz. Yedi koltuk opsiyonu ve da bu tezimi destekliyor. Hatta şu bilgiyi de göz önünde bulundurduğumda neden böyle düşündümü anlayabilirsiniz: Kia yeni modelin adını değiştirmeyi düşünmüş. Bunun nedeni yeni otomobilin eskisi gibi direkt bir SUV olmadığı, bir crossover olduğunu düşündükleri için.
Kabin tasarım olarak başarılı olsada bazı noktalarında ergonomi sorunları var. Yol bilgisayarı düğmesinin göstergelerin üzerine yerleştirilmesi ne yazık ki pratik bir kullanım oluşturmuyor. Hem bulması zor, hem de kullanmak için bir elinizi direksiyondan kaldırmanız gerekiyor. Bunun dışında arazi kullanımı için yerleştirilen düğmeler de oturduğunuz yerden görünmüyor, başınızı sola çevirip özel olarak bu düğmeleri arayıp bulmalısınız. Bulduktan sonra kullanmaları kolay ama bulana kadar epey vakit harcıyorsunuz.