S90’ın dışarısındaki karmaşa, içeride yerini duruluğa bırakmış. Hacimli direksiyonları çok sevmesem de, bu sedanın simidi bence piyasanın en şık tasarımlarından birisine sahip. E-Serisi’nde elektrikli olarak ayarlanabilen direksiyon yerine S90’da manuel düzen görüyoruz ancak derinlik ve yükseklik ayarı sayesinde makul bir pozisyon yakalamak mümkün. Aynı şey elektrikli ve bel destekli koltuklar için de geçerli. Opsiyonel olarak Nappa deriyle alınabilen koltuklarda ayrıca baldır desteği de var. S90’ın sürüş pozisyonu yeterince alçak ve buna rağmen kaput üzerindeki çizgiler sayesinde aracın sınırlarına hakim olabiliyorsunuz.
Volvo’nun araçta kullandığı dijital gösterge paneli kullanışlılığı ile dikkat çekiyor. Yol bilgisayarının ayarlarını direksiyon üzerindeki kumandalardan yapabiliyorsunuz ancak panel profilini değiştirmek için iki tane dikey havalandırma çıkışı arasına oldukça şık entegre edilen bilgi eğlence sistemi ekranına yönelmeniz gerekiyor. Multimedya sistemi üç parçaya ayrılmış. Normalde karşınızda duran ve 4 alt sekmeye ayrılan menüyü isteğinize göre şekillendirebiliyorsunuz. Sola kaydığınızda aracın arka perdeliği kaldırma, otomatik park sistemi, şerit takip sistemi gibi özelliklerine dair seçimleri yapabildiğiniz ekrana geçiyorsunuz. Sağda ise uygulamalar, sürüş ve sistemle alakalı bazı seçenekler sizi bekliyor. Ekranın üst köşesinde yer alan üç çizgi ise genel ayarlar menüsüne ulaşım sağlıyor. Şahsen S90’daki Sensus bilgi eğlence sistemini Mercedes’e göre kullanışlı, BMW’ye göre biraz zayıf buldum. Bu donanımın en ciddi sıkıntısı ise arada yaşanan donmalar.
Gelelim şahsen iç mekânın yıldızı olarak gördüğüm yere, vites konsoluna. Kapaklı iki gözün soluna elektronik park freni, son derece şık tasarlanan vites kolu ve ergonomik açıdan tam bir baş ağrısı olan sürüş modu seçim düğmesi iliştirilmiş.
Yolcu tarafında geçtiğimizde deri döşenmiş konsolun alt kısmında iki farklı malzemeye yer verildiğini görüyoruz. Bu kısımda ve vites konsolundaki kapaklarda ahşap malzeme de seçebiliyorsunuz. Test aracımızda kullanılan metal görünümlü malzeme yalın olarak güzel ancak Bowers & Wilkins ses sisteminin kapı panelindeki hoparlörleri ve kapı kolunun üzerindeki çıta üzerinde yer alan metal malzeme bizce burada bir “metal karmaşası” oluşturarak S90’a bir eksi puan getirmiş. Yarım puan diyelim, çünkü bu malzemenin seçimi tamamen müşterinin kendisine ait.
2941 mm’lik aks mesafesi ve kısa boyumun kombinasyonu sayesinde manuel perdelerle gizliliğini arttırabildiğiniz arka kısımda rahatlıkla bacak bacak üstüne atarak yolculuk edebildim. Eğimli tavan baş mesafesini uzun boylu yolcular için biraz sıkıntıya sokabilir ancak omuz ve diz mesafesi açısından herhangi bir problem yok. Bir S90’da 5 kişi yolculuk yapılacağından şüpheliyim, bu yüzden son derece yüksek şaft tüneli ve dar orta koltuk da görmezden gelinebilir. Affedemediğim bir şey var; o da premium segmentte mücadele eden böylesine güzel ve kaliteli bir E-sedanda ambiyans aydınlatmasının olmayışıdır.
Kapağı son derece güzel tasarlanan S90’ın sayfalarını karıştırdığınızda anlamlandıramadığınız birkaç tabir ve eksik birkaç cümle haricinde oldukça doyurucu bir kitapla karşılaşmış oluyorsunuz. Anlayacağınız kabin son derece kaliteli, şık, teknolojik ve sade. Alman üçlüsüyle mücadele edebilir fakat bazı alanlarda onlardan biraz geride.