Kapıyı açıyorum, koltuğa kuruluyorum ve hiç beklenmeyen bir şekilde motoru kapatıyorum. Herkes şaşkınlık içinde. Neden mi? Herhalde ilk Ferrari deneyimimde motoru kendim çalıştırmak istemem gayet doğal değil mi? Ayrıca biraz incelemem gerek kabini, yola çıkmadan biraz vakit geçirmek istiyorum burada.
Kırmızı dikişlere sahip koltuklar harika, sürüş pozisyonu da öyle. Son derece geniş bir koltuk ve direksiyon ayarı dikkat çekiyor. Direksiyonun üzerindeki Manettino düğmesi bunun bir Ferrari olduğunu hatırlatıyor. Ayrıca motoru başlatma düğmesinin de direksiyon üzerine yerleştirilmiş olması kabini, oraya buraya dağılmış düğmelerden arındırıyor. Alüminyumdan üretilmiş vites kulakçıkları oldukça büyük ama direksiyona değil direksiyon miline sabitlenmiş oldukları için viraj dönerken kullanımı biraz zor olabilir.
Tam karşımda duran ve 10.000 devire kadar inen devir göstergesi analog iken, hemen solunda istediğiniz gibi değiştirebildiğiniz iki adet dijital ekran yer alıyor. Bu ekranlardan yağ ve motor sıcaklığı, yakıt durumu, günlük kilometre sayacı gibi detaylara ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca otomobilin şanzıman sıcaklığı, lastiklerin durumu gibi detayları buradan öğrenebilirsiniz.
Orta konsolda bulunan ‘Launch’, ‘R’ ve ‘Auto’ tuşları şanzımanın kullanımı için tasarlanmış. Launch’da kalkış kontrol sistemi devreye girerken, R tabii geri vitese geçmek için kullanılıyor. Bu bölümün karbonfiber bir parçayla ana konsola bağlanma detayı kabinin en sıra dışı tasarımlarından biri.
Konsolun en sağ tarafında yer alan, üzerinde ’31 Formula 1 World Titles’ yazan plaket Ferrari’nin var oluş nedeninin gözler önüne seriyor.
Bu kadar inceleme yeter, zira V8’i çalıştırmak için sabırsızlanıyorum…