İç mekanda da güncellemeler mevcut ama yine temel özellikler korunmuş ki bu Superb’ün en büyük kozu. Her ne kadar dış görüntüsü kadar etkileyici olmasa da – tasarım olarak biraz sıradan- hacim olarak sınıfının en geniş otomobillerinden biri Superb.
Orta konsolda bulunan ve basit, dikdörtgen formlu ızgaraların tasarımı yaratıcılıktan uzak. Bu kısmın hemen altındaki ses sistemi ekranı ve kumandalarıysa önceki jenerasyon Golf’ten hatırlıyoruz. Yeni tasarımlı, dört kollu direksiyon hemen göze çarpıyor ama onun dışında herhangi bir değişiklik görmek zor.
Superb ilk çıktığı günden beri kabin hacmiyle dikkatleri üzerine çekmişti. İkinci jenerasyonda bu özellik devam ediyor ve arkada oldukça cömert bir hacim kullanımı söz konusu. Diz mesafesi bir üst sınıf otomobilleri aratmayacak kadar geniş, hatta öyle genişki arkadaki yolcularla konuşurken sesinizi yükseltmek zorunda kalıyorsunuz. Koltuklar hayli konforlu ve genişken, baş mesafesi de dikkat çekici. Arka koltuklarda ısıtma fonksiyonu olması bu sınıfta çok bulunan bir özellik değil.
Superb’ün kabin içi malzemelerinin kalitesi rakipleri seviyesinde değil. Plastikler Passat’lardaki o yumuşak, dokulu plastikleri aratıyor. Makyajla gelen ahşap görünümlü plastik kaplama da ucuz görünüyor ve kalite algısını düşürüyor.
Yine de Superb geniş ve ferah kabiniyle kendinden söz ettirmeyi başarıyor. Bu paraya böyle bir kabin alabilmek başka markalarda pek de mümkün değil...