Fazlasıyla ferah ve geniş bir kabin bizleri bekliyor. Vites kolunun orta konsolun üzerine konumlandırılmış olması gözlerden kaçmıyor, bu ikinci jenerasyonla gelen bir özellikti. Direksiyonla arasındaki mesafenin kısalığı dikkat çekici ve ergonomik olarak o kadar başarılı ki neden diğer otomobillerde bu şekilde bir yerleşim olmadığını sorguluyorsunuz.
Kullanılan iki renkle oldukça hareketli bir kabine sahip olan otomobilin direksiyon üzerindeki butonları, göstergeleri, kapı açma kolları, kontrolleri ve ses sistemi düğmelerinde yine kare formuna yer verilmiş. Formun bu kadar çok kullanılmış olması uyumlu bir hava katmış kabine, hiçbir tasarım öğesi gözü rahatsız etmiyor, kullanım zorluğu yaratmıyor. El freninin ilginç şekli, genelde tasarım olarak kabin uyumunu bozan bu öğeyi çok iyi bir şekilde kamufle etmiş.
Böylesine ferah ve yüksek tavanlı bir kabinden beklediğiniz gibi hacim de çok başarılı. Baş mesafesi benim gibi uzun boylu (185 cm) sürücülerin bile rahat etmesini sağlıyor, arkadaki hacim de eski modele göre hayli geniş, üstelik aynı kalan aks mesafesine ve artan bagaj hacmine rağmen.
Ortada konumlandırılmış cam açma düğmelerine alışmak zaman alabiliyor ama bu da eski model ile birlikte öne çıkan bir detaydı. Fiat tasarımcıları kabinde 14 irili- ufaklı eşya gözüne yer verdiklerini söylüyorlar ki, bu belki de Panda’nın en büyük ve can alıcı özelliklerinden biri. Yolcu koltuğunun önünde duran boşluk sizi yanıltmasın, Panda’da yolcu havayastığı bulunuyor. Direksiyonun sürücü koltuğuna göre biraz sağ tarafa ofsetlenmiş olması belki de eleştirebileceğimiz tek nokta oluyor.
Başarılı, eğlenceli, ferah, ergonomik ve stil sahibi. Panda’nın kabini için söylebileceklerimiz. Küçük bir şehir otomobilinin kabininden daha ne beklersiniz ki?