Eğer eski modeli kullandıysanız Panda’nın keyifli bir yol tutuş ve sürüşe sahip olduğunu bilirsiniz. Aynı şey yeni model için de geçerli bunun hemen altını çizelim. Her ne kadar ağırlığı eski modele göre 60 kg artsa da (930 kg, 1.2 lt benzinli versiyon) bu büyük değişiklikler göstermiyor performans anlamında.
Fiat’ın ‘yılın motoru’ seçilen 0.9 lt’lik Twin Air turbo, 85 bg, 1.2 FIRE 69 bg ve test ettiğimiz 1.3 Multijet II 75 bg’lik motor seçenekleriyle satılan Panda’da tüm versiyonlar beş ileri manuel şanzıman alınabilirken, otomatik en küçük hacimli benzinli versiyonda sunuluyor.
Kullandığımız dizel, Multijet ailesinin ikinci jenerasyonu ekonomik karakteriyle öne çıkan, atak bir motor. 4000 d/dak’da 75 bg güç ve 1500 d/dak’da ürettiği 190 Nm’lik tork, 1035 kg’lık Panda’nın gövdesini kaldırmakta hiç zorlanmıyor. Performans bu tip bir otomobil için gayet yeterli; 12.8 sn’lik 0-100 km/s hızlanma verisi Panda’nın kullanıcı kitlesini düşündüğünüzde çok bile. 0.9 lt Twin Air’da bu değer 11.5, 1.2’lik FIRE’daysa 14.8 sn. Kısacası biraz daha performans isteyenler Twin Air’a, en baz şekilde Panda isteyenlerse FIRE motor seçeneğine yönelmeliler. Baz versiyonu yerini aldığı modele göre 60 kg ağır olan yeni Panda’nın dizeli sadece 25 kg daha ağır.
Motor sesi kabine biraz olsun sızıyor ama bu çok da rahatsız edici boyutlara ulaşmıyor, sadece motor orada olduğunu açık bir şekilde belirtiyor o kadar. Motor sesi dışında yol sesi, rüzgâr sesi gibi konforu direkt etkileyen unsurlar gayet iyi izole edilmiş ve bu Panda’nın uzun yolculuklarda da rahatça kullanılabileceğiniz gösteren bir detay.
Vites geçişleri biraz kemikli ama net olduğunu söyleyebiliriz, debriyaj bize biraz hafif geldi ve bu nedenle sarsıntısız kalkış yapmak zor. Bu arada manuel şanzımanın beş ileri olduğunu da belirtelim.
Keyifli diyebileceğimiz bir sürüşe sahip olan yeni Panda, çevik ve canlı bir şasiye sahip. Lastikler gövdenin tam köşelerine yerleştirildiği için otomobil tepkilerinize anında cevap veriyor ve yol tutuşu oldukça iyi. Fiat’ın söylemleri gövde hareketinin yüzde 35 oranında azaltıldığı şeklinde. Ayrıca önde MacPherson, arkadaysa burulma çubuğu şeklindeki süspansiyon sistemi, önden kaymayı yüzde 20 oranında azaltmak için ayarlanmış. Bu ayarlamaların etkisini net bir şekilde gösterdiğini söylemeliyiz, Panda daha çok ‘neutral steer’ dediğimiz dört lastikten birden kayan bir karaktere sahip. Dizel motorlu olmasına rağmen önden kaymaya karşı iyi direniyor (kar lastiklerine rağmen üstelik) ve direksiyon girdilerinize anında cevap veriyor. Bu arada direksiyon da daha hızlı tepki vermesi için elde geçirilmiş. Tepkileri iyi ama ağırlığı biraz daha sert olabilirdi, ne de olsa ‘City’ fonksiyonuyla ultra hafif bir duruma getirebiliyorsunuz.
Ortalama yakıt tüketim değeri 3.9 lt/100 km, oldukça başarılı ama asıl başarı gerçek hayatta buna yakın değerler elde edebiliyor olmanızda. Panda ile 4.7 lt/100 km gibi bir değere imza attık ki yoğun kar yağışı ve soğuk hava nedeniyle tüketimin artmış olduğu da unutulmamalı.
Geniş camlı yapısı sayesinde Panda’nın görüşü oldukça başarılı. Hem önde, hem yan he de arkada her tarafı çok net bir şekilde görebiliyorsunuz, hatta park sensörü donanımının gereksiz olduğunu bile düşünüyorsunuz zaman zaman.
Yüksek hızlı sürüşlerde süspansiyon sisteminin ortaya koyduğu konfor ve rafinelik seviyesi dikkat çekici, düşük hızlardaysa özellikle bozuk zeminli yollarda süspansiyon ayarının biraz sert olduğunu düşünebiliyorsunuz. Aslına bakarsanız bu ilginç çünkü Panda’nın daha çok şehir içinde kullanılması öngörülüyor ama öte yandan iyi de bir özellik çünkü Fiat’ın, Panda’nın şehir otomobili konsepti üzerine odaklanırken diğer özellikleri unutmadığını gösteriyor. Bu da markanın küçük otomobil üretme konusundaki eşsiz tecrübesinin bir getirisi.
Kendisinden beklenmeyen konfor ve yol tutuş özellikleri, dar dönüş çapı (9.3 metre), iyi görüşü ve torklu dizel motoruyla yeni Panda hem kullanım hem de sürüş özellikleriyle öne çıkan bir yapıda. Bu sınıfta bu kadar çok yönlü bir otomobil daha kullanmamıştık.