1989 yılında satışı yapılan M100 kodlu Elan’a göre jantlar dışında çok büyük değişiklik olmadan 1994’te piyasaya sürülen S2, ilk tasarımdan bu yana geçen 25 yıla rağmen halen etkileyici gözüküyor. Otomobil rakiplerine kıyasla daha kısa ancak daha geniş ve alçak konumlandırılmış. Tüm bu ölçü farkları kaslı çamurluklarla birleşince otomobile sofistike bir hava kazandırıyor.
Lotus, 50 milyon dolar ile Elan’a tarihindeki en büyük Ar-Ge yatırımını yapmış. Sanırım tam da bu nedenle Elise gibi diğer Lotus’ların aksine kit-car görünümünden çok, tamamen fabrikadan çıkmış havası yaratıyor.
Ön sinyalleri abisi Esprit’le aynı olan Elan’ın arka kısmı da yine Esprit ve diğer dönem Lotus’ları ile aynı motifleri taşıyor. Gövde ile tümleşik kanat güzel düşünülmüş; sportiflikten ödün verilmeyerek daha mütevazi ve şık bir hava yaratılmış. Bagajı açtığınızda, ön kısımda motora ayrılan havuzun küçüklüğünden dolayı o kısma sığdırılamayan silecek suyu haznesiyle karşılaşıyorsunuz, aynı şekilde akü de yolcu koltuğunun arka bölmesinde saklanmış.
Açılır kapanır farlar otomobilin yaşını ele verirken, eğer çocukluğunuz 80’ler veya 90’larda geçtiyse bu hoşunuza giden bir detay olarak yüzünüzde gülümseme yaratabiliyor. M100’e göre en büyük fark olarak gözümüze çarpan jantlar ise, gerçekten Elan’ı tamamlamış ve çok daha agresif ve hoş bir görüntü sağlamış.
Bazı cabrio otomobillerde tente kapandığında dışarıda görünür bir kısımda kalır ve bu bana göre negatif bir estetiğe sebep olur. Elan’ın güzel detaylarından biri, tam da tentenin gizlendiği kapaklı bölme. Tente kapatırken, bu kapaklı bölmeyi kapı eşiğine gizlenmiş mandalıyla açıyor ve içine yerleştiriyorsunuz. Aynı şekilde benzin deposu da sürücü tarafında simetrik bir mandalla açılıyor. Tente açıkken otomobil çok daha da etkileyici bir görünüm kazanıyor ama kapalıyken de fena bir görüntüsü yok.