Otomobil 4.0 litrelik, atmosferik V12 motor, manuel şanzıman ve arka kısımda yere basma gücünü arttıran fanıyla oldukça sıradışı bir yapıda.
90’lı yıllarda McLaren F1 denildiğinde akan sular durur, ortam sessizleşir, herkes hazırol durumuna geçerdi. F1 dünyanın bildiği tüm süper spor kurallarını yeniden yazdı, tüm rakiplerini sildi süpürdü ve tam 15 yıl boyunca dünyanın en hızlı otomobili unvanını elinde bulundurdu. O efsanevi otomobilin tasarımcı Gordon Murray F1’in başarısından sonra kendi projeleri üzerine yoğunlaştı ve uzun süren çalışmalardan sonra T50 adını verdiği süper spor modelini tanıttı.
Gerek üç koltuklu yapısı, gerekse atmosferik V12 motoru nedeniyle T50, McLaren F1’in devamı olarak nitelendiriliyor ki Murray’de lansmanda "F1’de bazı sorunlar vardı bu sorunları T50’de giderdik" açıklamasını yaparken aslında bu tanımlamanın ne kadar doğru olduğunu göstermiş oluyor.
T50’de Cosworth imzalı, atmosferik V12 motor, manuel şanzıman, aktif aerodinamik gövde, arka tarafta yere basma gücünü arttıran fan gibi günümüz otomotiv dünyasında pek de alışık olmadığımız özellikler yer alıyor. Özellikle fan, Murray’in daha önce Brabham Formula 1 takımında, ‘fan car’ olarak tanımlanan BT46B modelinde denediği bir tasarımdı. Bu otomobil katıldığı ilk yarışı büyük bir farkla kazanmış ve rakiplerine öylesine büyük bir fark atmıştı ki hemen sonrasındaki yarışta bu teknoloji yasaklanmak zorunda kalmıştı. Fan tasarımı şimdi karşımıza bir yol otomobilinde çıkıyor ki bu da bir ilk olarak literatüre geçiyor.
Tamamen İngiltere’de, İngiliz üretimi parçalarla üretilen T50 Gordon Murray’nin Surrey’deki atölyesinde imal ediliyor. Aracın ilk teslimatları 2022 yılında gerçekleştirilecek ve sadece 100 adet yol versiyonu üretilecek. Murray 25 adet de yarış otomobili üreteceğinin altını çizerken yol versiyonlarının fiyatı 2.3 milyon Pound + vergiler olarak açıklandı. Oldukça pahalı gibi görünen bu fiyat karşısında bile şimdiden tüm üretimin 2/3’ünün satılması Murray’nin F1 ile yakaladığı başarının bir getirisi olarak yorumlanabilir.
Murray’nin çalışmalarının takip ediyorsanız kendisinin hafiflik konusunda ne kadar hassas olduğunu biliyorsunuzdur. McLaren F1 6.0 litrelik V12 motoruyla sadece 1150 kg ağırlığındaydı, benzer bir durum yeni T50 için de geçerli. Projeye başlarken Murray 900 kg hedefiyle yola çıkmış ancak proje bittiğinde elde edilen değer 986 kg olarak açıklanıyor. Her ne kadar hedefin biraz uzağında kalınmış olsa da günümüz standartları için bu akıl almaz bir değer. Özellikle de otomobilin V12 motorlu olduğunu düşündüğümüzde.
Motor & Altyapı
T50’de Cosworth imzalı, atmosferik, 4.0 litre hacimli bir V12 motor kullanılıyor. Murray bu projede Cosworth’ün muazzam bir iş çıkarttığını ve dünyanın en iyi V12 motorunu ürettiklerini açıklıyor. Hatırlarsanız Cosworth bir diğer heyecan verici proje olan ve Red Bull Racing Formula 1 takımı tasarımcısı Adrian Newey tarafından geliştirilen Aston Martin Valkyrie’nin motorunu da üretiyor.
Newey yola 3.3 litre hacimle çıktıklarını ama otomobilin hedeflenen ağırlık sınırını geçtiği için biraz daha fazla güç elde etmek adına 4.0 litrede (3994 cc) karar verdiklerini söylüyor. 12.100 devir çevirebilen bu ünite 11.500 d/dak’da 663 bg güç ve 9000 d/dak’da 467 Nm tork üretiyor. Bu da motorun litre başına 166 bg güç ürettiği (Valkyrie 154 bg üretiyor) anlamına geliyor ki bu da atmosferik motorlar arasında bir rekor. Maksimum torkun %71’i sadece 2500 d/dak’da üretiliyor, bu da otomobilin kullanışlılığını arttırıyor.
Motor sadece 0.3 saniyede 12.100 devire çıkabilecek kadar seri bir yapıdayken, bu 1 saniye içinde 28.400 devir çevilebildiği anlamına geliyor. Bu değerler Cosworth imzalı ünitenin dünyanın en seri V12’si yapıyor. Tamamen alüminyumdan üretilen motor bloğu ve silindir kafalarına titanyum pistonlar ve supaplar eşlik ediyor. Motorun toplam ağırlığı 178 kg’ken bu değer dünyanın en hafif V12’si olduğu anlamına geliyor. Aston Martin Valkyrie’nin 6.5 litrelik V12’si 206 kg ağırlığındaydı. Motorda dry sump yağlama sistemi, Inconel ve tityanyum egzoz sistemi gibi egzotik malzemeler kullanılıyor. Motorda iki güç seçeneği yer alıyor ve sürücü tek bir düğmeyle motor gücünü günlük kullanım için 600 bg’e indirebiliyor.
Motor aracın arkasındaki fana güç vermesi için 48 Volt sistemine sahip. Bu sistemin bataryası ön tarafta yer alıyor ve motoru çalıştırmak için de kullanılıyor.
Motor gücünü Xtrac imzalı 6 ileri manuel şanzımanla arka lastiklere iletiyor. Yine tamamen alüminyumdan üretilen şanzıman sadece 80 kg ağırlığındayken kilitli diferansiyelle gücü lastiklere iletiyor.
Tasarım
T50 tasarım olarak kompakt ve sade görünen bir otomobil. Murray’nin hafiflik ve sadelik konusundaki hassasiyeti sayesinde otomobilin boyu sadece 4352 mm. Bu değer bir Porsche Boxster kadarken genişlik 1850 mm, yükseklikse 1164 mm.
Murray sadece 150 kg ağırlığındaki şasi ve gövdenin F1’dekinden 40 kg daha hafif ve iki misli kadar rijit olduğunu açıklıyor. Oldukça sade tasarımlı otomobilde büyük hava girişleri, gösterişli kanatlar ve abartılı tasarım öğeleri yer almıyor. Murray olabildiğince sade ama fonksiyonel bir tasarıma yer verdiklerini açıklıyor. Ayrıca arkadaki fan sayesinde bu tip abartılı tasarımlara gerek kalmıyor. Otomobilin her noktasında hafiflik düşünüldüğü için boş ağırlık 986 kg olarak veriliyor. Bu değer akıl alacak bir değer değil, şöyle düşünün 90’lı yıllardan kalma bir Peugeot 205 GTi’ın boş ağırlığı 980 kg’dı!
Murray’nin ‘yol otomobillerinini aerodinamik kurallarını yeniden yazdık’ olarak nitelendirdiği fan sistemi otomobilin arka tasarımını domine ediyor. Bu fan basitçe anlatmak gerekirse aracın alt kısmındaki havayı emiyor ve otomobilin yere basma gücünü arttırıyor. 'Ground effect' etkisiyle çalışan sistem ilk olarak Formula 1 otomobillerinde denenmişti. Fanın yanısıra oldukça agresif tasarlanmış difüzör de otomobilin aerodinamik paketinin önemli bir parçasıyken arka tarafta iki adet aktif spoyler bu paketi tamamlıyor.
Fanın kullanımı olabildiğince basite indirgenmiş ve toplam 6 mod sürüş modunda fan kullanımı da farklılaşıyor. Bunlardan 4 tanesi sürücü tarafından seçilebilirken 2 tanesi otomatik olarak çalışıyor. Auto ve Braking modları aracın hızı ve sürücünün girdilerine göre otomatik şekilde devreye giriyor. Braking modunda fan tam gücüyle çalışmaya başlarken aktif spoylerler -10 dereceye inerek yere basma gücünü iki katına çıkartıyor. Bu da 225 km/s (150 mph) hızda otomobilin 10 metre daha kısa mesafede durmasını sağlıyor.
Sürücü tarafından seçilebilen modlar High Downforce (yüksek yere basma gücü), Streamline, Vmax (maksimum hız) ve Test olarak adlandırılıyor. Vmax modunda 30 bg gücündeki elektrik motoru içten yanmalı motora ekstra güç sağlıyor ama bu sadece 3 dakika için kullanılabiliyor. Streamline moduysa otomobilin daha akıcı bir rüzgar direnç katsayısına sahip olmasını sağlıyor. Murray bu modu "sanal bir Longtail olarak düşünebilirsiniz" şeklinde tanımlıyor. Bu modda otomobil daha sessiz ve daha az yakıt tüketir hale geliyor.
Kabin
Kabin genişliği ve kullanışlılık T50’nin en önemli özelliklerinden biriyken otomobilin günlük kullanımdaki kolaylığını arttırıyor. Kabin F1 ve diğer tüm modern rakiplerinden daha geniş bir yapıda ve üç kişi için yeterli bagaj hacmine sahip. Günlük kullanımı kolaylığı Murray’nin en çok daikkat ettiği noktalardan biri. Aracın sadece kabini değil bakım, servis süspansiyon ayarı gibi noktalar tamamen günlük kullanım odaklı şekilde tasarlanmış.
Ortada konumlanan sürücü koltuğu efsanevi F1’i anımsatıyor. Benzer oturma düzeninin McLaren Speedtail modelinde de görmüştük. Yine olabildiğince sade ve gösterişten uzak bir tutum kendini gösteriyor. Öyle ki otomobilin Infotaintment ekranı bile siyah beyaz şekilde tasarlanmış.
Hafiflik teması burada da detaylı şekilde ele alınmış. Sürücü koltuğu sadece 7 kg ağırlığındayken yolcu koltukları 3 kg gibi ultra hafif tasarlanmışlar. Otomobil uzun yolculuklar için de uygun bir tasarıma sahipken 10 hoparlörlü, 700W gücünde Premium ses sistemi ve Android Auto, Apple CarPlay gibi sistemler destekleniyor.
Kabin içerisinde 30 litrelik eşya koyma alanı kapasitesi sunulurken iki kişi yolculuk ettiği durumlarda üçüncü koltuk bagaj olarak kullanılabiliyor, koltukların her biri 90 litrelik hacim sunarken bu alanlar için özel tasarlanan valiz kullanıldığı taktirde 288 litre bagaj hacmi sunulmuş oluyor.
T50 süper spor otomobillerin kurallarını yeniden yazmak için geliyor. Dikkat ederseniz otomobille ilgili performans değerleri açıklanmadı çünkü Murray bunların peşinde değil. Tamamen saf sürüşe odaklanan, teknolojiyi maksimum seviyede kullanan bir otomobilden bahsediyoruz. “Performans zaten iyi olacaktır, önemli olan bu otomobilin günlük kullanıma da uygun olmasıydı” açıklaması Murray’nin T50’nin ardında yatan mantığını çok iyi izah ediyor.
2022’de yeni bir McLaren F1 şoku yaşamaya hazır olun...