Lotus Esprit S4 (1995)

  • Lotus Esprit S4 (1995) - 1
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 2
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 3
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 4
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 5
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 6
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 7
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 8
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 9
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 10
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 11
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 12
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 13
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 14
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 15
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 16
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 17
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 18
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 19
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 20
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 21
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 22
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 23
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 24
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 25
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 26
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 27
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 28
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 29
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 30
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 31
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 32
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 33
  • Lotus Esprit S4 (1995) - 34
Teknik Özellikler Detaylı teknik özellikler
-
628 adet (1992- 1996 arası)
Motor:
1998 cc, 4 silindir turbo, 16v, 264 bg@6500 d/dak, 354 Nm@3900 d/dak
Performans:
5.0 sn 0-100 km/s hızlanma, 13.3 sn 0-400 metre hızlanma, 265 km/s maksimum hız
Şanzıman:
5 ileri manuel, arkadan çekiş
Boş Ağırlık:
1320 kg

S4 o kadar alçak ki, binmek için özel gerdirme antrenmanı yapmanız gerek! 

Önümde rüya bir otomobil duruyor... Kapıyı açtığınızda, içine binmek ve sürüşe başlamak için sabırsızlanıyorsunuz. Söz konusu bir Porsche veya bir Amerikan olsaydı bu işi fazla zorlanmadan becerebilecektiniz ancak bu bir Lotus. Sizi kolayca kabul eden, karakteri herkese uyum gösterebilen ve her zaman karşılaşabileceğiniz bir otomobil değil. Eskilerin tabiriyle, ‘çekecek ile girip tirbüşon’ ile çıkabiliyorsunuz.

Yerleşme seramonisini aşıp, nihayet sürücü koltuğuna oturduğunuzda, bu kadar nadir bulunan bir otomobilde kendinizi özel hissetmeye başlıyorsunuz. Önünüzde geniş, büyük ve ahşapla kaplı bir sürücü konsolu bulunuyor; asimetrik tasarlanan yolcu tarafı ise konsoldan yoksun olarak direkt yola bakıyor. Direksiyon ayarlanamadığı ve koltuk en fazla iç mekanın izin verdiği kadar arkaya çekilebildiği için boyu 1.90 ve üzerindekiler için kötü bir haber verebiliriz; bu otomobil size göre yapılmamış. Ama benim gibi 1.80 boyundaki birinin hissettiği şey ise, bir terzinin sanki tam üstünüze göre diktiği kıyafeti giymek şeklinde olacak.

Citroen CX’ten alınmış elektrikli dikiz aynaları ayarladıktan ve Opel’den alınan tuşlar ile camınızı hafif araladıktan sonra otomobili çalıştırmaya hazırım. Kontağı çevirdiğinizde güçlü bir ateşleme sesi duyuyorsunuz ve arkanızdaki 2.0 litrelik turbo motor hırıltılı şekilde harekete geçiyor. Otomobilin görünüşü itibariyle ses olarak da tatmin olmaya almaya hazırım fakat bu turbo beslemeli, dört silindir bir motor ve çalıştığında ne yazık ki bir Ferrari, Porsche veya Lamborghini tarzında bir ses almanız mümkün olmuyor.

Bu hayal kırıklığını geride bırakırsak, muhteşem bir sürüş pozisyonu ve yarış otomobili stilindeki ergonomisi ile baş başa kalıyoruz, ki belki de yaşıtındaki süpersporlar ile kıyaslarsak, aralarında sürüş pozisyonu ve viraj kabiliyetiyle en ön plana çıkanı Lotus olabilir.

Garajdan yola doğru çıktığınızda meraklı bakışlar üstünüze toplanıyor ancak bunun farkında olmuyorsunuz, zira büyük sürücü konsolu sizi direkt olarak sürüşe odaklıyor ve başka bir şey ile ilgilenmenize izin vermiyor. Vites ve basit orta konsol hemen elinizin altında, size her zaman hizmet etmeye hazırlar. Pedallar birbirine çok yakın ve sol tarafta ayağınızı dinlendirmek için bir alan bulunmuyor; bu yüzden ya ayağınızı kırıp dinlendirebiliyorsunuz veya pedalın üstünde kalmak zorundasınız. Bundan ötürü debriyaj pedalı, kazara üstüne baskı uygulayıp debriyajı bitirmesin diye oldukça sert bir ayara sahip. Sert otomobilleri sevdiğim için bence bir sorun yok fakat trafiğe denk gelirseniz sol bacağınızın kasılmaya başlayacağını garanti edebilirim.

Eski turbo otomobillerinin ortak sorunu olan “turbo lag” Esprit’te de yakamızı bırakmıyor. S4, 3000 d/dak’ya kadar bir Vectra edasıyla yol alıyor ancak bu devirden sonra karşınıza bambaşka bir otomobil çıkıyor. Turbo devreye girdikten sonra dikkatli olmanız gerek çünkü Esprit arkadan kopmaya meyilli ve hatalarınızı kolayca affetmeyecek izlenimini veriyor. Yine de ona alıştıkça tepkilerini daha iyi anlamaya ve ona adapte olmaya başlıyorsunuz. Özellikle ülkemizin yollarının kalitesiz asfaltında üçüncü viteste 120 km/s hızla bile viraj çıkışında gaza fazla yüklendiğinizde arka kısmın hafiften kaydığını hissediyorsunuz ve ufak bir kontra ile durumu toparlıyorsunuz.

S4’te 2.2 lt’lik motor bulunuyor ama Türkiye’ye 2.0 lt'lik olarak ithal edilmişler

İlk üç viteste oldukça istekli olan Esprit’in hızlanma değerleri günümüz için bile heyecan verici. Gövdenin fiberglas, otomobilin el yapımı ve ortadan tek şase olması nedeniyle hızı daha yoğun bir şekilde hissediyorsunuz.

5 ileri Renault şanzıman sorunsuz çalışıyor ancak vites aralıkları uzun ve performanslı kullanım sırasında eğer vitesi erken değiştirirseniz otomobil bir sonraki viteste devirden yoksun kalabiliyor, bu da turbonun devreden çıkması anlamıan geliyor. Ön ve arkada konumlandırılmış Brembo disk frenler Anti-Lock ile desteklenmiş (ABS’nin ilkel versiyonu). Bu sistem ABS’ye oranla oldukça kötü çalışıyor ve devreye girdiğinde durma mesafesini oldukça uzatıyor. Frenler sert ancak hissiyattan yoksun ve güven vermiyor, sanırım otomobilin en zayıf noktası...

Yazıyı değerlendir

Yorumlar

Facebook