Motor demişken…
'Acaba yeni, çift turbolu V8’in sesi SLS’teki atmosferik kadar etkileyici mi’ diye düşünürken, tesadüfe bakın ki tam da egzozların arkasında dururken, adeta sabah yataktan kalkıp yüzünüzü yıkarken gözünüzdeki çapakların soğuk suyla yok olması gibi V8’in ani gürlemesiyle kulaklarımdaki paslar açılıyor.
Seviye olarak ses çok yüksek değil ama Tanrım o nasıl ses! Özellikle 3000 d/dak’ya geldiği zaman egzozlardan çıkan patlama sesi gerçekten dizlerinizi titretecek cinsten. Eskisine göre biraz daha tiz, mekanik ama akustik olarak son derece tatmin edici bir ses bu. SLS’inki gibi eski Amerikanlar gibi değil biraz daha modern bir tını. Son dönemlerde duyduğumuz en iyisi mi? Kesinlikle evet. En azından modern makineler için öyle diyebiliriz, zira 70 Chevelle SS 454 başka bir şeydi!
Eski 6.2 lt’lik atmosferiktense, 4.0 lt’lik çift turbo motora geçmek elbette Mercedes’in tüm AMG modellerinde uyguladığı, ‘downsizing’ felsefesinin bir getirisi. Bu motor aynı şekilde yeni C63 AMG modellerinde de kullanılıyor.
Her zamanki gibi ‘One Man, One Engine’ felsefesinin ürünü olan bu güç ünitesi, Mercedes’in BlueDIRECT motor ailesinin son ürünü. Çift turboyla desteklenen motorda turbolar silindir sıralarının dışında değil, ‘V’ şeklindeki (Hot inside V adı veriliyor) silindir sırasının içerisine yerleştirilmiş. Bu, turboların çok daha tepkili çalışmasını sağlarken, katalitik konvertörlere çok daha az egzoz gazı gönderilmesini, bu şekilde de daha az emisyon oranına sahip olmasını sağlıyor. Motorun yağlama sistemi çok daha efektif bir yağlama için yarış otomobillerindeki gibi kuru karter olacak şekilde geliştirilmiş. Böylece 4.0 lt’lik yeni V8, dünyanın ilk kuru karterli ve Hot Inside V tasarımına sahip motoru unvanını alıyor. Egzozun bu güzel sesi çıkartabilmesi için egzoza değişken kapakçıklar eklendiğinin de altını çizelim. Orta konsolda bulunan bir düğmeyle egzozlardan çok daha çekici bir ses çıkmasını sağlıyorsunuz.
AMG GT’de SLS’deki gibi arka aksta konumlandırılmış transaxle yerleşim söz konusu. 7 ileri çift kavramalı vites kutusu, diferansiyelle birarada kullanılıyor ve bu şekilde otomobilin ağırlık dağılımı 47/53 ön/arka şeklinde oluyor. Vites oranları yeni turbo motorun yüksek tork bandıyla (1750- 4750 d/dak arası 650 Nm) baş etmek için yeniden optimize edilmiş. GT modelinde mekanik kilitli diferansiyel standart olarak sunulurken, kullandığımız GTS modelinde elektronik kilitli diferansiyele yer verilmiş. Bu arada GT’ler 462 bg’ken, GTS’ler 510 bg güç üretiyor.
Yani kullanmam gereken 510 bg’lik bir V8 beni bekliyor. Lafı çok uzatamayacağım...
Standart kapılar
Yani tabii kapıları açmamla SLS’in nasıl bir etkisi olduğunu bir kez daha hatırlıyorum. Orada bu işlemi yapmak büyük bir seromoniydi, bir gösterişti. Buradaysa son derece sıradan bir şey bu. Tabii çok daha rahat bir iniş- biniş olayı da bu kapılarla beraber sizinle birlikte. ‘Belki de olay kapının açılmasında değil, kapının içerisindedir’ diyerekten süzülüyorum içeri. Evet, burası özel görünen ve hissettiren bir kabin. Orta konsolun her iki tarafında bulunan dörder düğme, ön konsoldaki dört havalandırma ızgarası, altı düz direksiyon (alkantara kaplı, hmmm leziz!) alüminyum pedallar ve harika bir koltuk.
Sürüş pozisyonu SLS’ten biraz daha alçak ve dışarıdan göründüğü kadar geride gerçekten. Oturuş pozisyomda kafamdaki kaskın tavana değmesi pek iyi olmadı. Bunun önüne geçmek için biraz ‘kaykılarak’ oturmam gerekiyor. Neyse...
Vites topuzu biraz geride konumlandırılmış ama bu çok sorun değil çünkü vitesleri direksiyonun arkasındaki pedalcıklardan değiştiriyorsunuz. Şanzıman tüneli son derece yüksek ve açık bir şekilde kabini ikiye ayırıyor. Önünüzdeki motor kaputuysa görüşü domine eden bir yapıda ve altında sıkı bir motor olduğunu hatırlatıyor.
510 bg’lik V8... Lafı çok uzattım... Motoru çalıştırıyorum...
“Tam da egzozların arkasında dururken, adeta sabah yataktan kalkıp, yüzünüzü yıkarken, gözünüzdeki çapakların soğuk suyla yok olması gibi V8’in ani gürlemesiyle kulaklarımdaki paslar açılıyor”