Otomobilin başarılı özelliklerini inceledikten sonra ister istemez nasıl bir sürüşe sahip olduğunu merak ediyorsunuz.
DS4 iki benzinli (1.6 Vti 120 bg ve 1.6 turbo THP 156 bg) ve bir dizel motorla satılıyor. 1.6 lt’lik dizel de benzinliler gibi PSA grubunun bir üyesi ve e-HDi adı altında satılıyor. İsmin başındaki ‘e’ harfi bu motorla birlikte yeni jenerasyon stop- start sistemi (ki çok başarılı çalışıyor), frenleme esnasında enerji depolayan yeni alternatör, motoru sadece 0.4 sn’de çalıştıran e- booster fonksiyonu ve elektrikli vites kutusu gibi donanımlar içeriyor. Bu sistemlerin şehir içi trafiğinde yakıt tüketimi ve emisyon üzerinde yüzde 15’lik bir ekonomi sağladığı verilen bilgiler arasında.
Bunlardan en dikkat çeken ve efektif çalışanı stop- start oluyor. Otomobil henüz durmada yaklaşık 5- 6 km/s hızda motoru durduruyor ve hareketinizi motor kapalıyken tamamen sonlandırmış oluyorsunuz. Bu köprü trafiği gibi dur- kalk trafikte çok işe yarıyor. Üstelik motorun tekrar çalışması da gayet yumuşak şekilde gerçekleşiyor.
1.6 lt’lik motorun torku 270 Nm olduğu için otomobil ilk kalkışta olmasa da hareket ettikten sonra yeterince çevik bir yapıda. Sessiz ve yumuşak karakterli motorun şanzımanla uyumu dikkat çekici. Vites geçişlerinin diğer PSA modellerindeki gibi sarısıntılı olmaması güzel ve bu durum yüzünüzü güldürüyor. Bu sayede DS4 rafine diyebileceğimiz bir sürüşe sahip.
Sürüş demişken, süspansiyonlar C4’ten biraz daha sert ayarlanmış. Bu sayede artan gövde yüksekliğine rağmen yol tutuş gayet iyi ve gövde hareketi de olabildiğince kısıtlanmış. Bozuk zeminli yollarda lineer yapıda bir sorun yok ama viraj içinde çukur ya da tümsekle karşılaşırsanız bunlar DS4’ün kabinine beklediğinizden daha çok yansıyor ve yolcuların konforunu bozuyor. Bu gibi durumlarda fazlasıyla sarsılıyorsunuz. Önden kayma virajlarda ilk olarak ortaya çıkan karakteri oluyor. Önü terbiye ettikten sonra dikkatinizi arkaya verip, ağırlığı azaltarak DS4’ü arkadan kayarak kullanabilirsiniz. Ama bunu yaparken yüksek gövdeden dolayı tedirgin olabileceğinizi söylemeliyiz.
Direksiyon bazı zamanlarda biraz fazla yumuşak ve hafif olduğunu hissettiriyor. Hız arttıkça ağırlık artıyor ama bu çok suni ve rahatsız edici bir şekilde gerçekleşiyor.
C4’e göre elden geçirilmiş bu sistem bekleneni vermese de C4 gibi hayal kırıklığı yaratan bir yapıda da değil.
Genel olarak DS4’ün sürüş karakteri C4’e göre gözle görülen farklara sahip ve bu DS4 için iyi bir şey. Biz ondan hidropnömatik süspansiyonla birlikte ipeksi yumuşaklıkta bir sürüş bekliyorduk ama coupe karakteri bunun önüne geçerek sporcu kimliğini ön plana çıkardı. Sanırız bunun için DS5’i beklememiz gerekecek.