Açıkçası tasarım olarak önceki jenerasyon CR-V’lerin hastası olmasak da yeni modelin tasarımı hakkında çok eleştirecek bir şey bulamıyoruz. Eski model biraz demode bir görüntü sağlarken, yeni modelin yüzü geniş ızgara ve far tasarımı hem agresif hem de çekici bir görünüm vaad ediyor. Izgaranın farların üzerinde görünmesini sağlayan etkisi ön tarafta bir espace ‘etkisi’ yaratıyor.
Honda, mekanik parçalara az, kabine daha fazla yer ayırabilmek amacıyla ön camı 60 mm daha ileri konumlandırmış. Böylece motor bölmesine ayırdığı yeri minimumda tutarak kabin hacmini avantajlı bir şekilde kullanmışlar. Bu yaklaşım aynı zamanda otomobilin boyutlarını başarılı bir şekilde gizlemesine de yardımcı olmuş. CR-V kesinlikle büyük görünen bir otomobil değil. Tabii bunun bir nedeni de profilden baktığınızda gözünüze çarpan geniş cam- dar kapı oranları. Camların büyük ve geniş tasarlanmış olması hem kabine daha fazla ışık girmesini sağlıyor hem de otomobili küçük gösteriyor. Bu kısımda cam çizgisinin oldukça hareketli bir şekile sahip olması dikkat çekici.
Arkadaki tasarım yaklaşımını rakiplerden Volvo’nun XC60 modelinden tanıyoruz. Özellikle de tavana doğru hareketlenmiş far grubu buna neden olan şeylerin başında geliyor. Dar arka cam oldukça sportif bir görüntü sağlıyor ama görüşü kısıtladığı da bir gerçek. Rakiplerinde daha iyi görüş açılarını gördük. Aslında bu yeni CR-V’nin en karakteristik özelliklerinden biri. Rakiplerinden daha sportif görünüyor ve ilk bakışta bile arzu edilir bir otomobil olduğunu kanıtlıyor.