Karşımızda duran otomobil bundan yıllar (1994’te) önce bir sınıf yaratan, hemen hemen diğer tüm markaları peşinde koşturan ve 4.5 milyondan fazla satış adetine ulaşan çok ama çok önemli bir araç.
Hiç de öyle kitleleri peşinden koşturacak gibi görünmüyor ama RAV4’ün (Recreational Activity Vehicle) hikayesi böyle şekillendi. Kolay kullanılabilir ve ulaşılır, kaliteli ve kompakt bir SUV olarak bir sınıf yarattı ve sonrasını biliyorsunuz işte. Toyota bunun bilincinde ve RAV4’ü geliştirirken riskli davranmaktan çekiniyor, yıllardır müşterilerinin peşinde olduğu değerleri korumaya özen gösteriyor.
Bu temkinli yaklaşım, markanın teknolojik olarak rakiplerine oranla bazı konularda geri kalmasına neden olabiliyor. Mesela yeni RAV4, diğer üreticilerin yaptığı gibi küçük hacim- turbo ya da çift kavramalı şanzıman gibi teknolojik yeniliklere sahip olarak çıkmadı piyasaya. Bunun yerine Toyota elindeki motoru ve CVT şanzımanı kullanmayı tercih etti.
Bakalım bu yaklaşım yeni RAV4’ün, rekabeti giderek artan sınıfında tutunması için yeterli olabilecek mi, yoksa eldeki malzeme artık miyadını doldurdu mu?