Açıkçası çok da değişen bir şey yok Mini’de; dik sütunlar, yuvarlak farlar aynen duruyor. Sadece ön tampon, arka farlar ve arka sis farları biraz değişmiş. Kaldı ki başka bir şeye de gerek yok çünkü bu retro tasarım hem çok şirin hem de çok güzel görünüyor. Öyle ki Mini’ye ne zaman baksam bir gülümseme yayılıyor yüzüme.
Sanırım retro tasarımın bir sorunu da bu; yani makyaşlama ve güncellemelerde bağlı kalmanız gereken bir nokta olduğu için bu çok da serbest davranamayacağınız anlamına gelebiliyor. Mini’nin tüm jenerasyonlarında bunu gördük, makyajlarda çok küçük değişikliklere gidildi, tabii bunun nedeni marka kimliğini korumak da olabilir. Bu küçük değişiklikler bile otomobil ilk baktığınızda elden geçirilmiş bir şeyler olduğunu gösteriyor.
Ah, motordaki 2 bg gücü ve birkaç gr azalan emisyon değeri de bu makyaj -şuna güncelleme diyelim- operasyonunun bir parçası, unutmadan söylemeliyim.