Chevrolet Cruze’u, markanın Sefaköy’deki bayisinden teslim aldığımda çok yorgundum. İnanılmaz bir trafik içinde kalmış, otomobili aldıktan sonra gideceğim yere geç kalmıştım, burayı bulmakta çok ama çok zorlanmıştım ve son olarak da aldıktan sonra yeniden trafikte karşıya geçmem gerekiyordu. Berbat bir gündü anlayacağınız.
Böyle bir ruh hali içinde bırakın Cruze’u hangi otomobile binerseniz binin benzer şeyler düşünürsünüz: Ondan nefret etmek istersiniz, o en büyük düşmanınız olur, ondan bir an önce kurtulmak, en ufak bir uyumsuzluğunuzda bağırıp çağırmak istersiniz. Küçük kusurlar bile büyütülecek sorunlar olarak görünürler...
Ancak hani bazı otomobiller vardır sizi sakinleştirir ya, Cruze’da böyleydi. Sanki bana ‘Hey, sakin ol bakalım, herşey yolunda’ der gibiydi. Çünkü huzurluydu, sessizdi, sakindi (biraz fazla sakindi hatta!), sorunsuzdu. Herşeyin üstesinden gelecek gibiydi. Geldi de aslına bakacak olursanız. O berbat trafiği çok rahat geçtim.
Manuel şanzımanlı olmasına rağmen debriyajı oldukça kolay kullanılıyordu, çok güzel bir sürüş pozisyonu vardı, hatta o kadar iyiydi ki birçok hot hatch’i utandıracak seviyedeydi. Vites yolları uzun olduğu için sessizdi, aynı nedenden dolayı ekonomikti, aynı nedenden dolayı performansı kötüydü... Evet 124 bg’lik bir otomobil kullanıyordum ama sanki 90 bg’lik bir motora hükmediyor gibiydim.
Olsun, yavaştı ama sakindi, yorucu değildi. Bu arada sürüş pozisyonunu gerçekten çok beğendiğimi söylemem gerek. Hiç beklemediğiniz kadar aşağıda oturuyorsunuz, derinliği ayarlanabilen direksiyonla da sürüş pozisyonunuzu kolaylıkla bulabiliyorsunuz. Görüş gayet iyi, ergonomide bir sıkıntı yok. Herşey gayet yerli yerinde ve doğru yerleştirilmiş. Şaşırtıcı...