Burada da oldukça rekabetçi bir ürünle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Donanım Style Plus seçeneğinde fazlasıyla zengin: Geri görüş kamerası, bluetooth, ön ve arka koltuk ısıtmaları (ki arka koltuk ısıtmasını Bentley Continental ve Rolls Royce Phantom’la birlikte standart sunan tek otomobil), panoromik cam tavan, anahtarsız çalışma sistemi gibi ekipmanlar standart.
Tasarım çok çekici olsa da plastiklere dokunduğunuzda bu çekicilik biraz olsun iticiliğe bırakıyor yerini çünkü sert ve parlak plastiklerin kalitesi rakiplerindeki gibi değil. Özellikle kapı içlerindeki plastiklerin daha kaliteli olmalarını bekliyorsunuz, zira kapıyı açtığınızda gözünüze çarpan ilk bölge burası oluyor.
Yine de Hyundai’ın son yıllarda özellikle ergonomi ve kullanışlılık konusunda diğer üreticilere ders verecek nitelikte işler ortaya çıkarttığını düşünüyorum ve iX35’te de bu böyle. Otomobilin hiçbir kontrolünde karışıklık yaşamıyorsunuz, sadece daha önceki modellerde de eleştirdiğim yol bilgisayarı düğmesinin kokpitte, gösterge panelinin sol tarafına yerleştirilmiş olması pratik değil. Bunun dışında herhangi bir sorun yok.
Hacim olarak çok tatmin edici diyebilirim. Panoromik tavan zaten geniş olan kabini daha da geniş gösteriyor, arka tarafta rahat etmemek için standart dışı boyutlarda olmalısınız.
Kabinin geniş ve ferahlığını ele aldığınızda Hyundai’ın bu otomobil için kompakt hatchback’lerden çok daha iyi bir iş çıkarttığını söyleyebilirim ve dediklerinde haklı olabilirler çünkü hiçbir hatchback’te böyle bir kabin bulamazsınız, hatta SUV’larda bile bulmak zor ki Toyota RAV4’ün kabini bu kadar geniş değildi. Her ne kadar arkada oturan bazı yolcular ‘keşke tavan biraz daha yüksek olsaydı’ gibi serzenişlerde bulunsalar da ben herhangi bir rahatsızlığa rastlamadım.
Bu arada kullanışlılık konusunda 591 litrelik bagaj hacminin birçok MPV’den ve gerçek SUV’lerden daha geniş olduğunu söylemekte yarar var. Bazı güzel tasarımlarda bu gibi hacim konularında ödün verildiğini görsek de iX35’te buna rastlamamak iyi bir şey.
Herşeye rağmen 27.000 kilometredeki test aracının çeşitli yerlerinden tıkırtıların gelmesi hoş değildi. Bu işçilik hatalarını düşündürüyor ve az önce bahsettiğim sert malzeme seçimlerinin uzun süreli kullanımlarda doğuracağı sorunları akıla getiriyor.