Bundan beş yıl önce, 2007’de hiç kimse Hyundai’ın Avrupa’lı markalara gerçekten rakip olacak bir model üreteceğine inanmıyordu. Ama Koreli marka bunun sözünü vermişti ve sadece donanım olarak değil, her anlamda- sürüş, konfor, yol tutuş ve kalite- Golf ve Focus’un başını fazlasıyla ağrıtan model i30 büyük beklentilerle piyasaya çıktı.
Ürün çok iyiydi, hayal kırıklığı bekleyenler bu beklentileri karşısında hayal kırıklığına uğramışlardı çünkü i30 grup testlerinde başı çekiyordu. Model bir anda Hyundai’ı Avrupalılaştıran otomobil olmuştu ve devamı olarak ‘i’ serisi marka için Avrupa’lı markalara rakip olması için üretilen modeller olarak hayatlarına devam ettiler.
Tabii ilk model bu denli başarılı olunca yerini alan modelin de bunu devam ettirmesi gerekiyor, marka güvenilirliği ve imajı için bu şart. Zaten Avrupa’lı üreticilerin en iyi yaptıkları şey de başarıyı daimi kılmaları.