Bana güzel bir SUV göster dediklerinde aklıma gelen ilk otomobil iX35. Nedendir bilmem ama tasarımı çok hoşuma gidiyor. Oldukça modern, dinamik, yenilikçi ve farklı. Mesleğim icabı tasarımla ilgilendiğim için otomobillerin nasıl göründükleri benim için çok önemlidir. Bir otomobil ne kadar iyi olursa olsun gözüme hoş görünmüyorsa bir türlü ısınamam ona, aynı şekilde otomobil güzelse ama kötü özelliklere sahip olsa bile hep ılımlı yaklaşırım.
iX35, markanın ‘fluidic’ tasarım felsefesine sahip olan ilk modeli olduğu için markanın diğer modellerinden farklı yaklaşıma sahip bir crossover. Üstelik Hyundai’ın açıklamalarına göre pek de sevilmeyen Tuscon modelinin bir devamı niteliğinde değil, tamamen yeni nesil bir otomobil: Daha geniş kitlelere hitap eden farklı konseptleri bünyesinde toplamayı amaçlıyor.
Önden baktığınızda markanın artık karaktersitik özelliği haline gelen ızgara hemen göze çarpıyor. Yukarı doğru yükselen cam çizgisinin oluşturduğu dar camlar otomobile coupe havası katıyor. Omuz çizgisinin bu kadar dominant olmasıysa iX35’e dinamik bir hava katıyor. Bu çizginin kapılarda yok olup ön tarafta tekrar ortaya çıkması tasarım olarak gözün, otomobilin tüm yan tarafında akmasını sağlıyor. böylece tek bir noktaya takılıp kalmıyorsunuz. Aynı şekilde bu çizgi arka taraftaki farlara da temel oluşturuyor ve bu akıcı hattı gövdenin diğer kısımlarına da taşıyor.
Peki tüm bu dinamik ve modern görüntü kabinde de devam ediyor mu?