Mercedes her zaman kabin konusunda başarılı bir markadır, bunu unutmamak gerek. Kapıyı açtığınızda parlak ve ışıl ışıl bir kabinle karşılaşıyorsunuz.
Bolca kullanılan piyano siyahı kaplamalar (orta konsolun tamamında bu malzemeye yer verilmiş), hemen üzerinde bulunan krom çıta ve deri malzeme üçlüsü C Sınıfı’nın içini son derece şık gösteriyor. Ayrıca toplam beş adet havalandırma ızgarasının etrafının krom kaplanması, buraların öne çıkmasını sağlıyor, kabine renk katarak görsel zenginlik yaratıyor.
Malzemeler genel olarak kaliteli, konsolun üzerindeki plastikler yumuşak ama piyano siyahı kaplamalardan biraz fazla ses geliyor, bu ilerleyen dönemlerde sıkıntı yaratabilir.
Mercedes’in son dönem modellerinde yer verdiği ekran biraz ‘sonradan takılmış’ izlenimi veriyor, konsolun içerisine gömülen bir yapıda olsa daha iyi olabilirmiş. Yine de bunun artık olmazsa olmaz bir donanım olduğunu hatırlatmakta yarar var. COMAND adı verilen sistem kullanıcı dostu olması için tasarlanmış olsa da zor kullanıcı arayüzüyle bekleneni veremiyor, BMW’nin iDrive sistemi çok daha sezgisel kullanılıyor.
C Sınıfı’nın kabin detayları bizleri en çok etkileyen unsurların başında geliyor. Özellikle 3 Serisi’nin plastik sürüş modu ve iDrive kumanda düğmelerinden sonra gerçek alüminyumdan üretilmiş metal butonlar, cam açma düğmeleri bu sınıfta kalitenin nasıl kullanılması gerektiğini gösterir nitelikte.
Vites kolunun direksiyon kolonuna entegre edilmesi artık bir Mercedes klasiği haline gelmişken, ortada yer açması hacim anlamında otomobili ferah gösteriyor. Hacim demişken, C Sınıfı sınıf standartlarında bir hacim sunuyor. Önde hemen hemen hiç sıkıntı yokken, arkada uzun boylu yolcular biraz sıkışabiliyor. Baş mesafesi olarak değil ama diz mesafesi olarak Audi A4 ve BMW 3 Serisi daha iyi bir iş çıkartıyorlar.
Yine de bu konuda C Sınıfı can sıkmıyor, beklendiği kadar geniş ve ferah bir kabin sunabiliyor. Ayrıca kalite anlamında en yakın rakibine fark attığını da söylemek gerek.