Toyota artık global bir trend haline gelen hacim küçültme politikasına tam olarak ayak uyduramadı. Hâlâ atmosferik ve hacimli güç üniteleri üretmeye devam ediyorlar. Hibrit konusunda neredeyse rakipsiz bir üreticinin, satış olarak daha çok hacim kazanacağı içten yanmalı motor teknolojisine yatırım yapmıyor olması ilginç.
Eski RAV4’te yer alan 2.0 lt’lik benzinli motorun neredeyse aynısı, tamamen yenilenmiş araçta da kullanılıyor. Üstelik dizel seçenekler arasında 2.0 lt 124 bg ve 2.2 lt 150 bg’lik, hacimleri ve rakiplerine göre güçsüz motorlar var. Artık yenilenme vakti çoktan geldi.
Kullandığımız versiyon 2.0 lt’lik benzinli motora sahipti. 151 bg ve 195 Nm tork sunan bu makine, dört çeker ve CVT şanzımanla donatılmış. Aynı motor ve şanzıman eski modelde de görev yaptığı için bu kombinasyon etkileyici değil. Önceki jenerasyonu kullandıysanız sizi nelerin beklediğini biliyorsunuz demektir: Sessiz motor, sarsıntısız vites geçişleri ve sakin sürüş özelikleri.
Gerçekten de y ni RAV4’ün öne çıkan karakteri sakin ve konforlu sürüşü oluyor. Motor alt devirlerde neredeyse çalışmıyormuş gibi sessiz, üst devirlerde de CVT şanzımanın karakterinden dolayı yüksek devirde sabit kalsa da motor sesi başarılı şekilde izole edilmiş. Vites geçişleri her zamanki gibi sarsıntısız ve tamamen konfor odaklı ayarlanmış ve isterseniz direksiyonun üzerindeki kulakçıklarla vites atabiliyorsunuz. Ancak bu RAV4 gibi sportif sürüş karakterine sahip olmayan bir araç için çok da gerekli değil.
Dört çeker sistemi normal sürüşte ön lastiklere güç iletiyor, gerektiğinde arka lastikler devreye giriyor. Toyota’nın Dynamic Torque Control adını verdiği sistem ön ve arka akslara arasında elektromanyetik kavramaya sahip. Tork dağılımı normalde 100:0 ön:arka şeklindeyken gerektiğinde 50:50 oranında dağılabiliyor. Sistemin iki ayarı var: Normal ve Sport. Normal modda güç sadece çekiş kaybı ya da virajlarda önden kayma olduğun arka aksa iletiliyor, bu önceki jenerasyonda da aynı şekilde kullanılıyordu. Sport modundaysa arka akslara güç iletimi direksiyonu çevirdiğiniz anda başlıyor ve bu da araca daha dinamik ve çevik bir sürüş karakteri kazandırıyor ya da en azından öyle olduğu söyleniyor.
Bunlar dışında sistem de off-road kullanımı için bir de 4WD Lock tuşu yer alıyor. Bu tuşa bastığınızda 40 km/s hıza kadar tok dağılımı 50:50 oranında sabit kalıyor ve diferansiyel kilidi devreye giriyor. RAV4’ün arazi kabiliyeti oldukça yeterli. Çok sert olmayan arazi koşullarında aracın yerden yüksekliği tatmin ediyor, 4WD Lock tuşuna bastığınızda da daha zorlu koşullardan rahatlıkla geçebiliyorsunuz. Tabi gerçek bir arazi aracı gibi amortisörlerin açılma kapasitesi çok değil ve araç kolay bir şekilde askıda kalabiliyor ama zaten RAV4 kullanıcılarının bu tip şartlarda araçlarını kullanmadığını hepimiz biliyoruz.
Yol kullanımında ağırlığı iyi ayarlanmış direksiyon sistemi yüzünüzü güldürüyor. Beklediğiniz kadar hafif değil ve olabildiğince iletişime geçiren bir yapıda. Amortisörler yumuşak ayarlanmış ve RAV4 akar gibi, pürüzsüz şekilde yol alıyor. Çukur ve tümseklerden geçerken darbe emişler gerçekten başarılı ve bu da sürüş kalitesini artırıyor. RAV4’e arka arkaya gelen virajlar gösterdiğinizde önden kaymayı seven bir yapıda olduğunu gösteriyor, ayrıca yumuşak ayarlı süspansiyonlardan dolayı virajlarda gövde hareketi ve burulma da söz konusu. Bu anlamda pek de sportif bir sürüşe sahip olmadığını söyleyebiliriz yeni RAV4’ün. Öte yandan onun böyle bir iddiası da yok zaten...
Kısacası konforlu sürüşü, fena olmayan direksiyonu ve onu bekleyen müşterileri memnun edecek bir karaktere sahip yeni RAV4. Bu beklediğimiz bir şeydi ve gözümüze çarpan sadece konfor seviyesinin artırılıp, aracın daha üst sınıf gibi görünen tasarımına ayak uydurulması oldu...
“RAV4, diğer üreticilerin yaptığı gibi küçük hacim- turbo ya da çift kavramalı şanzıman gibi teknolojik yeniliklere sahip olarak çıkmadı piyasaya. Bunun yerine Toyota elindeki motoru ve CVT şanzımanı kullanmayı tercih etti”