Peugeot 301 lansmanı- Antalya Türkiye
Peugeot’nun B sınıfı sedan pazarına girmesi için bundan daha uygun bir zaman düşünülemezdi. Neden mi? Şöyle söyleyelim; sınıfın en çok satan modellerinden olan Hyundai Accent Era artık satılmıyor (yerini Accent Blue’ya bıraktı), Fiat Albea yerini Linea’ya bıraktı, Honda, City modelinin satışından vazgeçti ve gelecek yıldan itibaren satış rekorları kıran Renault Symbol’ün dizel versiyonu Türkiye'de üretilmeyecek. Bunlar sınıfın 2011 yılına göre ilk 8 ayda küçülmesine (pazar payı %13.4’ten %9’a düştü) neden olsa da ortada bir potansiyel olduğu açık şekilde görülüyor.
Dolayısıyla başarının anahtarlarından biri olan ‘doğru zamanda doğru yerde olma’ durumu 301 modeli için şimdilik tam olarak uygulanmış gibi görünüyor.
Strateji
Peki Peugeot neden böyle bir modele ihtiyaç duydu diye sorabilirsiniz. Onu da açıklayalım: Bildiğiniz gibi Fransız markaların Avrupa satışları iyi gitmiyor; PSA geçtiğimiz ay Paris’te bir fabrikasını kapattı (hatta buradan çıkan işçiler Paris fuarında gösteri yaptılar) ve PSA grubu 2012’nin ilk 6 ayında 662 milyon Euro zarar açıkladı. 2011’de global tüm satışlarının %48’ini Avrupa dışında gerçekleştiren PSA’nın 2012 yılının ilk 6 ayındaki Avrupa satışları geçen yıla oranla %13.9 oranında geriledi. Gördüğünüz gibi global olarak bir şeylerin yapılması gerektiği ortada ve o ‘birşeyler’ olarak tanımladığımız hamlelerin ilki 301 olarak kendini gösteriyor.
301 yukarıdaki rakamlardan da anlayacağınız gibi aslında kötü gidişata dur demek isteyen markanın Avrupa pazarı dışında satacağı bir model. Türkiye, Orta ve doğu Avrupa, Rusya, Ukrayna, Yunanistan, Kuzey Afrika, Orta Doğu, Körfez ve Afrika ülkeleriyle bazı Latin Amerika pazarları 301’in satılacağı ülkeler olarak gösteriliyor. Daha sorasındaysa Çin pazarı dahil edilecek satışlara.
Genel bakış
Peugeot 301’i yeni bir başlangıç olarak görüyor ve bunu otomobilin isminden de anlayabiliyorsunuz: 3, modelin marka içindeki konumu, 0 markanın global kimliği ve 1 rakamı yeni bir başlangıcı temsil ediyor. Gelelim bir ürün olarak 301’e. İlk bakışta onda 508 sedanın çizgilerini görüyorsunuz. Bu güçlü ve kararlı görünen bir otomobil. Bu iyi bir şey çünkü Peugeot’nun bundan önceki küçük sınıf sedan denemesi 206 sedandı ve tasarım olarak bir facia çıkmıştı ortaya. 301, yeni nesil Peugeot çizgilerini başarıyla harmanlamış, modern görünümlü bir otomobil ve marka içinde de 206 sedanın devamı olarak görünmüyor.
2650 mm’lik aks aralığı sınıfının en genişiyken bu durum kabinde ve bagaj hacminde kendini gösteriyor: Bagaj hacmi 640 litre sınıfında en geniş bagaja sahipken, arka tarafın 121 mm’lik diz mesafesi de sınıfında bir rekor olarak görünüyor. Ön tarafta da gayet yeterli bir hacim sunduğunu söyleyebiliriz otomobilin. Ön görüş hayli iyi, A sütunlarının yeri iyi konumlandırılmış, kör nokta olabildiğince az.
Peugeot, 301’i geliştirirken maliyetleri olabildiğince düşük tutarak eldeki malzemeleri kullanıp, en iyiyi ortaya çıkartmaya çalışmış. Dolayısıyla otomobilde yeni bir şasi yok, zaten buna gerek de yok. 208’deki platform burada da kullanılmış ama aks mesafesi artırılmış. Aynı şekilde süspansiyon sistemi de 208, 308 ve 3008’de kullanılanla aynı: Önde McPherson, arkada torsiyon çubuğu. Bu yaklaşım otomobilde Stop&Start ve çift kavramalı şanzıman gibi teknolojik öğelerin bulunmamasının bir nedeni olarak gösteriliyor...
Sürüş
Otomobilde üç motor seçeneği sunuluyor: 1.2 Vti, 3 silindirli 72 bg ve 1.6 Vti, 4 silindirli 115 bg benzinli ile 1.6 Hdi 92 bg’lik dizel. Lansmanda 1.6 benzinli ve dizel motor seçenekleri vardı ve ülkemizde de bu ikisinin satılması planlanıyor, biz de dünyanın en çok satan dizel motorlu versiyonunun direksiyonuna geçtik sizler için.
Bu motor 5 ileri manuel şanzımanla donatılmış ve 301’in bu motorla boş ağırlığı 1090 kg. 1.2 lt’lik giriş versiyonuysa 980 kg’lık ağırlığıyla dikkat çekiyor. 92 bg’lik güç 301 için gayet yeterli, özellikle tork etkisini göstermeye başladığında otomobil yeterli hızlanmayı sunuyor. Vites geçişleri kemikli olmasa da vites yolları uzun olduğu için biraz sıkıntı yaratıyor açıkçası. Ayrıca vites topuzunun elinizde hareket etmesi de ‘acaba işçiliği nasıl’ diye düşünmenize neden oluyor.
Kabine genel olarak baktığınızda herşeyin olabildiğince sade tasarlandığını görüyorsunuz. Malzemeler çok yumuşak değil, yer yer işçilik sorunları göze çarpıyor. Modern tasarıma sahip olan konsolda hız sabitleme ve ayna ayar düğmelerinin pozisyonu ergonomik olmaktan uzak, sürüşte dikkat dağıtıyor ve direksiyon tarafından perdeleniyorlar. Direksiyon demişken, belki de kabinin en şık öğesi olduğunun altını çizelim.
Yola çıktığınızda motor sesinin biraz olsun kabine sızdığını fark ediyorsunuz. Bu pek de sessiz bir otomobil değil, pürüzlü asfaltta yol sesi de giriyor kabine. Buna karşılık yürüyen aksam sesi (şanzıman, amortisör) hiç duyulmuyor. 1.6 lt’lik dizel ünitenin oldukça ekonomik olduğunu söyleyebiliriz, testimiz sırasında otoyol kullanımında 90 km/s sabit hızda 4.2 lt/100 km gibi bir değere imza attık. Bu, otomobil biraz daha kullanıldığında düşecektir.
Elektrikli direksiyon sistemi düz yolda güzel bir ağırlığa sahip olsa da virajlarda gereğinden çok sertleşiyor ve bu oldukça yapay bir his veriyor direksiyona. Ayrıca yol üzerinde neler olup bittiği konusunda da yeterli geri dönüş almanız söz konusu değil.
Yumuşak ayarlı süspansiyonla sayesinde konforlu bir sürüş sizleri bekliyor, bundan emin olabilirsiniz ama virajlardaki gövde yatma oranı biraz fazla. Ardarda gelen virajlardaki kot farklılıklarında gövdenin yanal hareketi tedirgin edebiliyor. Bu, direksiyonla sürekli küçük hareketle yapmanıza neden oluyor. Ne var ki yol tutuş olabildiğince iyi; kararlı bir ön taraf izinden kolay kolay çıkmıyor ve güven veriyor sürücüye. Sürüş keyfi odaklı bir otomobil olmayan 301, birçok kişinin beklentisini karşılayacaktır.
Sonuç
Kasım ayındaki Autoshow fuarıyla tanıtılacak olan 301’den, 2013 yılında global olarak 63.000 adet satılması öngörülüyor, bunun 10.000 adetinin Türkiye’de kullanıcılara ulaşması hedefleniyor.
301’in bizleri en çok etkileyen noktası, diğer markalardaki devşirme modellerdense tamamen yeni ve taze bir model olarak geliştirilmesi oldu. Böylece mevcut tasarım üzerine değil, boş bir kağıttan yola çıkılarak, daha özgün bir gövde şekillendirilmiş.
Otomobilde üç donanım seçeneği olacak. Oldukça agresif fiyatlandırma ve iddialı, ekonomik motor seçenekleriyle gelen 301, B sınıfı sedan piyasasına bomba gibi düşecek.
Doğru zamanda, doğru yerde. Bize göre onu tanımlamak için doğru kelimeler...