Makyajlı Focus daha çok teknolojik yeniliklerle dikkat çekerken, eski nesil atmosferik benzinli motorunun çok da yenilikçi olduğu söylenemez.
Focus’un üçüncü neslini tasarım olarak çok başarılı bulmuyorsanız size iyi haberleriniz var: Focus makyajlandı. Makyaj öncesi alışmakta zorlandığımız, üçgen formlarının gözümüzü yorduğu ön kısım artık çok daha ılımlı bir yaklaşım sahip ve Ford’un diğer modellerinde de kullandığı ızgarayla birlikte geliyor.
Tabii makyaj operasyonu sadece tasarımda değil, özellikle kabinde kullanılan teknolojiler ve güvenlik sistemlerinde de güncellemelere ön ayak oldu. Kısacası Focus artık daha çok kişinin beğeneceği bir tasarıma sahipken, şehir içinde güvenliğini artıran teknolojilere ve yeni motor seçeneklerine kavuştu.
Ne yalan söyleyelim üçüncü nesil çıktığında Focus’un tasarımını son derece irrite edici buluyordum. Özellikle ön tampondaki üçgen şekilli formlar son derece ilginç olmasının yanında iticiydi, bu kadar çok satılması düşünülen bir otomobilde kullanılması sıradışı bir karardı. Ne var ki bu farklı tasarım Focus’un popülaritesini çok etkilemedi ve başarılı satış grafikleri devam etti.
Makyajdaysa çok daha sade ve arınmış bir hali var Focus’un. Daha oturmuş, geniş, krom ızgarasıyla çok daha Premium görünen bir yapıda. Makyajda sadece ön tampon değil motor kaputu formu, farlar, ızgara gibi detaylar değişirken, arkada sadece farlar değişmiş. Yani Ford, sanırız birçok kişi tarafından eleştirilen ön bölümü daha yoğun şekilde ele almış.
Kabinde de sadeleştirme hareketlerini görebiliyoruz. Makyaj öncesi tam anlamıyla bir ‘düğme çılgınlığı’ yaşanan ön konsol geniş ekranın gelmesiyle birlikte çok daha sakin ve kullanıcı dostu bir havaya bütünmüş. Bunun nedeni dokunmatik olarak kullanılabilen ekrana birçok kumandanın entegre edilmesi. 8 inçlik ekran Titanium donanımında alınabiliyor ama daha düşük donanımılar olan Trend X ve Style donanımları da bu kısımda standart ses sistemiyle geliyor.
Ekran genel olarak dört bölgeye ayrılmış ve fonksiyonlar buna göre serpiştirilmiş. Aynı anda navigasyon, eğlence, telefon ve klima gibi fonksiyonları kullanabiliyorsunuz ve menüler arasında gezinmek oldukça kolay. Ekran dokunmatik kullanıldığı için karışıklık olması pek mümkün değil. Hatta isterseniz ekranı tamamen tek bir fonksiyona da atayabiliyorsunuz; mesela navigasyonu tam ekran olarak takip etmeniz olası.
Bunun dışında gösterge ekranında her zamanki gibi son derece detaylı yol bilgisayarı ekranı bulunuyor.
Focus’un kabin kalitesinde de artış söz konusu. Malzeme kalitesi çok iyi bir seviyeye çekilmiş ve neredeyse sınıfının en iyileri arasındayken, plastikler yumuşak, kontrol düğmelerinin boyutlarının büyümesiyle kullanımları çok daha kolay. Ergonomik olarak da daha başarılı bir kabin sunuyor Focus.
Hacimsel olarak bir artış söz konusu değil tabii, önde ve arkada yeterli diz mesafesi varken, arka kısım zaman zaman uzun boylular için sıkıntılı olabiliyor. Sınıfının en genişi olduğu söylenemez ama makyaj öncesinde de hacimle ilgili büyük bir sıkıntısı yoktu, sadece bagaj hacminin 316 litre olması rakiplerine göre hayli küçük olduğu anlamına geliyor.
Sürüş
Makyajlı Focus’ta artık 1.6 turbo değil, 1.5 lt’lik Ecoboost, turbo seçeneği sunuluyor ama bu seçenek ülkemizde satışta değil. Benzinli motor istiyorsanız seçenekleriniz arasında geleneksel diyebileceğimiz atmosferik, 1.6 lt’lik Ti- VCT adı verilen 125 bg gücündeki motorun yanında yine 1.0 lt’lik, 3 silindirli, 125 bg’lik Ecoboost tercih edebiliyorsunuz. Dizellerse 1.5 ve 1.6 lt’lik TDCi ünitelerin 95- 120 bg’lik versiyonlarından oluşuyor.
Kullandığımız motor 1.6 lt’lik olanı. Bu motoru 5 ileri manuel ya da 6 ileri Powershift şanzımanla alabiliyorsunuz öte yandan 1.0 lt’lik motor hem manuel hem de otomatikte 6 orana sahip.
Modern bir otomobilde 5 ileri oran görmeyeli epey olmuştu. Oranlardan dolayı bu motoru kullanmak biraz alışkanlık gerektiriyor, düşük devirlerde tork eksiği (4000 d/dak’da 159 Nm) çok hissediliyor, özellikle de yeni nesil turbo motorları kullanmaya alışmışsanız bunu bariz hissedebiliyorsunuz. Dolayısıyla ara hızlanmalar çok etkileyici değil, sıkça vites değiştirmeniz gerekebiliyor. Bu anlamda biraz eski usul bir sürüş tarzı var, eski severlere duyurulur!
1.6 lt motorun yerine 1.0 lt’lik Ecoboost daha iyi bir alternatif olacaktır. Aynı gücü üretiyor, torkuysa 1400 d/dak’da 170 Nm ile daha kullanılabilir bir seviyede ve 6 ileri şanzımana sahip. Bunun yanında 1.6 lt 0-100 km/s hızlanmasını 11.0 sn’de gerçekleştirirken Ecoboost da 11.1 sn’de 100 km/s’ye çıkıyor. Ortalama tüketimlerde atmosferik ünite 6.0 lt/100 km ve 139 g/km emisyon, turbo motorsa 4.8 lt/100 km ve 110 g/km emisyonuyla dikkat çekiyor. Kısacası yeni teknolojiyle aynı şekilde hızlanırken çok daha az tüketim değeri elde ediyorsunuz. Tabii işin bir de fiyatlandırması var: 1.6 lt 75.125 TL iken, turbo versiyon aynı donanımda 79.760 TL’ye satılıyor.
Makyajlı Focus, klasik Focus özelliklerinden uzaklaşmamış. Her zamanki gibi yol tutuş odaklı, dinamizmi ön plana koyan bir karakteri var ama eskisi gibi sert değil, makyajda konforu da göz ardı etmemiş.
Ford, direksiyon sistemini elden geçirdiğini, daha iyi iletişime geçecek şekilde ayarlandığını açıklıyor. Hatta sektörde ilk kez kullanılan ‘Enhanced Transitional Stability’ sistemi aracın hızını ve sürücünün direksiyon girdilerini inceleyerek, olası bir çekiş kaybı durumunda stabilite kontrol sisteminin daha hızlı çalışmasını sağlıyor.
Şehir içinde oldukça konforlu ve sakin bir sürüş sunan otomobil virajlı yollarda asıl hünerlerini gösteriyor. Süspansiyon tutuş konusunda ne kadar istekli olduğunu gösteriyor ama bu diğer rakipler kadar konfor alamadığınız anlamına da gelmesin. Ford ayar konusunda iyi bir iş çıkartmış. İstekli, sürücünün eğlenmesine izin veren bir otomobil Focus.
Tek kusuru zemindeki değişikliklere fazla hassas tepkiler vermesi. Golf ya da 308 bunun gibi yerlerde duruşundan hiçbir şey kaybetmezken Focus pürüzlere tepki verebiliyor.
Test tüketiminin 7.6 lt/100 km civarında olduğunu düşündüğünüzde Focus’un ekonomi anlamında başarılı bir iş çıkarttığını söyleyebiliriz. Ecoboost aynı şartlarda ne kadar daha ekonomik olurdu onu bilemeyiz…
Sonuç
75.000 TL’ye satılan Focus’un en büyük avantajı uygun fiyatı. Benzer donanımda, 1.4 lt’lik manuel 125 bg’lik Golf Highline’ın satış fiyatıysa 80.000 TL olarak görünüyor. Aradaki 5.000 TL Focus’u tercih etmeniz için yeterli olacaktır.
Titanium donanımı oldukça kalabalık bir ekipman listesine sahip: 8 inç dokunmatik ekran, Ford Sync2, stop/start sistemi, 16 inç alaşım jantlar, ön ve arka park sensörleri, çift bölgeli klima ve bel destekli koltuklar bu donanım seviyesinde alınabiliyor. Test otomobilindeki gibi navigasyon, geri görüş kamerası Navigasyon Paketiyle (1905 TL) alınabilirken, çarpışma önleyici, şerit takip sistemi, kör nokta uyarı sistemi, çapraz trafik uyarı sistemi, sürücü dikkat takip sistemi ve otomatik uzun far fonksiyonuna sahip Tekno Paketse 5.780 TL’ye eklenebiliyor. Bunlar içerdikleri ekipmanlara göre uygun sayılacak fiyatlar.
Sonuç olarak makyajlı Focus eski modele göre daha ılımlı tasarımı ve çok daha iyi olan kabiniyle öne çıkıyor. Ford zaten iyi olan sürüş özelliklerine çok şey katmamış ama gerek de yok zaten.
Benzinli seçenek olarak böylesine demode bir motoru alır mısınız orası tartışılır ama ekonomik olduğu için sıcak bakabilirsiniz. Ayrıca gerçekten fiyatı da uygun sayılır…