Mercedes-Benz SLK55 AMG

SLK’da kullanılan 5.5 litre hacmindeki V8 motor 422 bg güç ve 540 Nm üretebiliyor. Önceki jenerasyona göre 62 bg daha güçlendirilmiş olan SLK'nın motordaki asıl gelişimi yakıt tüketiminde. Evet, yanlış okumuyorsunuz, bir V8'in yakıt tüketim başarısıyla karşı karşıyasınız. Gerekmediği şartlarda 4 silindiri kapatabilen, 4 silindir ve maksimum 240 Nm tork üretebilen bir motor haline gelen V8, 8.4 litre benzin ile 100 km yolu gidebiliyor. Hatta 4 silindir olarak yaptığınız Etiler turunuzda adınız cimriye çıkmasın diye V8 sesini devamlı koruyabiliyor bile.

"Silindir kapatma fonksiyonu direkt olarak Formula 1 otomobillerinden alınmış"

Her neyse, biz birlikte geçirdiğimiz anlara geri dönelim. Pit alanında durup tavanın açılmasını beklerken, yol bilgisayarından AMG menüsüne geliyorum; bu ekrandaki yağ sıcaklığı ve dişli grubu sıcaklığı çok umrumda olmasa bile, pist turu atarken çok artist gözüküyorlar. AMG menüsünün asıl avantajı, pistte tur zamanı ölçebilmek oluyor.

Elektronik desteksiz doğal bir hidrolik direksiyon, turbosu olmayan doğal bir V8 ve arkadan çekiş; kağıt üzerinde "unutulmuş" bir AMG gibi görünüyor olabilir. Bu tip "geri kalmış" gibi görünen özellikler sürüşü o kadar saf, o kadar doğal kılıyor ki; birlikte olacağımız günlerin nasıl geçeceğini daha ilk turda tahmin edebiliyorum.

7400 d/dak çevirebilen V8 motor, müthiş dinletisinin dışında, özellikle yüksek hızlarda çok akıcı hızlanıyor. Düşük hızlarda, 0-100 km/s hızlanması 4.6 saniye olsa bile, isteksiz kalmasının sebebi ise şüphesiz şanzıman. Bu sefer gerçekten unutulduğunu düşündüğüm, 7 ileri, tork konvertörlü, geleneksel otomatik şanzıman, sanki hayata bir vazo olarak gelmiş de; biz ondan vites değiştirmesini bekliyormuşuz gibi isteksiz davranıyor. Sürüş ile ilgili her şey o kadar lezzetliyken, böylesine yavaş bir şanzıman herhangi bir AMG'de nasıl bulunabilir; aklım almıyor.

ESP, Sport moduna alındığında belli açılardaki kaymalara kadar hiç müdahale etmiyor, bu da hızlı hem de görsel anlamda şık turlar atmaya imkan sağlıyor. SLK55'e biraz ısındıktan sonra "Daha 3 gün bineceğim, canını almayayım" düşüncesiyle attığım hızlı turda 2.28'lik derece yapıyorum ki, yanımda misafir olduğunu da düşünürsek hiç fena bir derece değil. Süspansiyon, pist için oldukça yumuşak kalıyor ama şasi o kadar iyi ki; gövde yönlenmeye can atıyor. En ufak direksiyon hareketine dahi cevap verip, arkayı kaydırmak pahasına ön aksı istediğiniz yere çeviriyor.

ESP'nin sport modda hissettirdiği serbestlik de kısıtlı gelince tamamen kapatıyorum ve canavar tamamen uyanıyor. İstanbul Park'ın çok iyi tutunan zemininde bile üçüncü viteste onlarca metre yan gidebilen bir SLK! Tasarımındaki feminen izlenimlerimi tamamen kaybediyorum, tam bir erkek Mercedes’i bu, öyle görünmese bile. Yüksek hızlarda bile o kadar kontrollü ve o kadar akıcı drift yapabiliyor ki, pistin uzun düzlükleri 422 bg güce rağmen sıkıcı olmaya başlıyor. Pist turlarında 3-4 viraj arkamdan gelen arkadaşımın telsizden yaptığı "Orman yangını mı çıktı, bu duman ne?" anonsu da yan yana duran 6 farklı AMG içinden doğru AMG'yi seçtiğimi destekliyor.

SLK 55 AMG müthiş keyifli ve eski nesil bir sürüş sunuyor ve bunu modern bileşenlerle yapıyor. onun asıl değerini turbo motorlu kardeşlerini kullandığınızda anlıyor ve dünyanın neden turboya geçtiğini merak ediyorsunuz. Eğer imkanınız varsa mutlaka bir SLK 55 AMG kullanmalısınız...

"Sürüş ile ilgili her şey o kadar lezzetliyken, böylesine yavaş bir şanzıman herhangi bir AMG'de nasıl bulunabilir; aklım almıyor"