Markanın son dönem kabin tasarımlarını incelediğinizde karşınıza sürekli sürücü odaklı yerleşimler olduğunu göreceksiniz. CX-3’te de bu aynen korunmuş. Kabin genel yapı itibarıyla sade, gösterişten uzak ama fonksiyonel bir yapıda.
2 modelinin üzerine geliştirilen bir crossover’ın hacim olarak da temelini aldığı modele benzemesini bekleyebilirsiniz ki aynı şekilde Clio platformunda şekillenen Juke hacim olarak iddialı bir otomobil değildi. Yine de ön yolcular için 20 mm, arka yolcular için 30 mm ekstra diz mesafesi aks aralığının aynı olduğu bir yerde hiç de fena değil. Baş mesafesi de aynı oranda arttırılmış. CX-3’te hacim konusunda öyle ciddi sıkıntılar yok ancak bu sınıfta çok daha geniş modellerin olduğunu biliyoruz: Skoda Yeti, Peugeot 2008 öne çıkın lütfen.
Standart modelde koltukların kumaş olduğu yerde konsolun da yine siyah renk plastik olması burayı renksiz ve ruhsuz bir yer haline getirirken, test otomobilimizdeki gibi beyaz renkli deri koltuklar aldığınızda orta konsolda da bunu destekleyen beyaz renkli bir bölüm ve kırmızı kapı içi kaplamalarıyla ön konsol kenar bölümleri geliyor. Bu şekilde oldukça şık ve karizmatik görünen bir kabine sahip oluyorsunuz, tavsiye edilir ama 3500 TL’yi gözden çıkarmanız gerek.
Ön koltuklar oldukça rahat ve sürüş pozisyonu dikkat çekici, bunda geniş bir ayara sahip olan direksiyonun payı büyük. Görüş açıları sorunsuz, kısıtlı olabileceğini düşündüğünüz arka görüşte de bir sıkıntı yok.
Ortada bulunan infotaintment ekranının kontrolünü el freninin hemen arkasındaki yuvarlak düğmeden yapabiliyorsunuz. 7 inçlik bu ekran dokunmatik olarak kullanılabiliyor ama bazen menüler arasında geçiş yapmak zor olabiliyorken, iki fonksiyonu aynı anda kullanmak da zor olabiliyor.
CX-3’ün kabini standart kumaş koltuk ve siyah renk seçmezseniz renkli ve dinamik bir yer haline geliyor. Yeteri kadar geniş (Juke’dan daha geniş), fonksiyonel ve otomobilin dışı gibi etkileyici.