Önceki jenerasyonun kabindeki en çok aklıma takılan noktası orta konsolun üzerinde yer alan ve daha önce Mercedes’te görmeye pek de alışık olmadığımız o kapaklı gözdü. Kalitesiz görünüyordu ve fazlasıyla sağa- sola hareket edip, ses çıkartmasıyla otomobilin genel imajına pek uymuyordu.
Mercedes de böyle düşünmüş olacak ki buradaki kapağı kaldırıp, bu kısmı gösterge panelinin bir uzantısı olarak tasarlamış. Çok da iyi etmiş. Gayet şık olmuş, tam da olması gerektiği gibi.
Bununla birlikte orta konsolun tüm tasarımı da yenilenmiş. Eski modeldeki demode kare şeklindeki havalandırma ızgarları yerlerini çok daha kibar ve ılımlı ızgaralara bırakmış. Onların altındaki düğme grubu da çok daha derli toplu bir yerleşime sahip. Kabinin sağ ve solundaki ızgaralarsa artık yuvarlak. Tüm bunlar otomobilim çok daha rahat ve modern bir kabine sahip olduğu anlamına geliyor.
Üç kollu direksiyon ilk bakışta göze çarpıyor. Gerek tasarımı, gerek ele oturuşu, gerekse birazdan da değineceğim gibi tepkileriyle, tek kelimeyle mükemmel.
Kabinde hacim konusunda bir gelişme yok. Ön tarafta yeterli hacim sunulurken, arkada zaman zaman diz mesafesinin yetersiz olduğu izlenime kapılıyorsunuz. Benim gibi uzun boylu sayılacak bir yolcuysanız bu sıkıntıyı yaşayabilirsiniz.
Asıl en çok merak ettiğim konuya geliyoruz şimdi; yani sürüşe. Bakalım makyajlı C, sürüş konusunda en büyük rakibi BMW 320i kadar iddialı mı?