Her otomobilin olduğu gibi Genesis’in de eksikleri var tabii. Mesela camınızı açık unuttuğunuzda, anahtarla camı kapatmak mümkün değil. Arka taraf için DVD ekranı yok ve vites değiştirmek için gerekli olan paddleshift gibi teknolojik özellikler yer almıyor. Bunların hepsi belki detay gibi gelecek kulağa ama bir eksik var ki Genesis’te, bence en hayati eksiklerden biri: Dizel motor seçeneği olmaması.
Ülkemize sadce 3.8 lt, V6, 290 bg gücünde motorla geliyor, ki yer aldığı sınıftaki rakiplerinin en büyük kozları geniş motor seçenekleri. Tüm üreticilerin ‘downsizing’ uygulamasına gittiği şu dönemlerde bu kadar geniş bir blok kullanmayı çok kişi istemeyecektir. Şahsen 3.8 lt yerine çok güçlü bir 2.0 lt turboyu tercih ederim, ki 290 bg de turbo ile kolaylıkla elde edilebilecek bir güç. Peki 3.0 lt’lik V6 dizele ne dersiniz? Üstelik Hyundai’in elinde böyle bir ünite var, iX55 modelinde yer alıyor.
Genesis gayet başarılı bir ilk Hyundai için. Güçlü olduğu noktaları var (sürüş ve kabin hacmi gibi) ama bazı özellikleri ve eksiklerini göz ardı edemeyiz.
Orijinal değil ama başarılı, daha çok Lexus’u andıran bir deneme de diyebiliriz Genesis için. Büyük bir dizelle istenen satışlara ulaşabilir, daha özgün bir tasarımla sınıfında kendine haklı bir yer edinebilir. Şimdilik çok az kişi 203.000 TL’lik fiyatıyla onu alacaktır. Yine de bu şekilde bile Mercedes E 350’nin 110.000 Euro’luk fiyatından daha ucuz olduğunu belirtelim.
Geriye şu soru kalıyor: E Sınıfı mı, Genesis mi? İşte burada yeniden başa dönüyoruz...