Otomobile göz gezdirdiğinizde bazı rakiplerinden ilham aldığını anlıyorsunuz; önden Mercedes S Sınıfı, arkadansa BMW 5 Serisi’ne benzediğini kolaylıkla söyleyebilirsiniz.
Logo sadece bir noktada olduğu için otomobilin ne marka olduğunu anlamak bile güç. Bu belli ki bilinçli olarak yapılmış. Güçlü bir görüntüsü var, özellikle de çıkıntılı çamurlukları ve ızgarası sayesinde.
Peki, daha kendine özgü, kendine güvendiğini belli eden, en azından ön tarafta da marka logosunu taşıyan, daha karakteristik bir görüntüsü olamaz mıydı? Evet olabilirdi ama buna risk almak deniyor tasarım dünyasında. Risk ise böyle tutucu bir pazara girerken isteyeceğiniz son şeydir.
Dolayısıyla diğerlerine neden benzediğini anlayabiliyorsunuz, ama tabii bu onayladığınız anlamına gelmiyor. Keşke Genesis’i bu pazara sokacak kadar cesur davranılsaydı tasarım konusunda da...