i40 ülkemizde sadece 1.6 benzinli ve 1.7 lt’lik dizel motorlar, 6 ileri manuel ve 6 ileri otomatik şanzımanla satılıyor. Buradaki 1.6 lt’lik motor sadece manuel şanzımanla alınabilirken, dizelse otomatikle geliyor. Bu anlamda sınıfındaki rakiplerinin çeşitliliği ve kombinasyonlarından yoksun bir otomobil. Bu zaten Hyundai’ın genel olarak tüm modellerinde var olan bir eksiklik.
Ülkemiz vergi sisteminden dolayı 1.7 lt’lik dizel ÖTV dezavantajına sahip olduğu için (132.000 TL) ondan çok satış rakamları beklemek yersiz. Bu nedenle i40’ın asıl motorunun benzinli olduğunun altını çizmeliyiz. Bu noktada Hyundai’ın neden elindeki 1.6 lt’lik dizeli i40’ta kullanmadığı sorusu oldukça mantıklı olabilir...
Durum böyle olunca i40’ın işi rakiplerinin yanında hayli zor. Yine de sınıfının en güçlü 1.6 lt’lik atmosferik motoru 135 bg gücü ve 164 Nm’lik tork değeriyle oldukça iddialı, tabii 1447 kg’lık boş ağırlık bu gücün efektifliğini baltalıyor biraz.
Hacime göre yüksek tork değeri ağırlığın altında yok oluyor ve otomobil özellikle alt devirlerde cansız hissettiriyor. Bu yüzden bolca vites değiştirmeniz gerekiyor i40’ta. Vites demişken; geçişleri oldukça kemikli ve zaman zaman fiziksel güç gerektirecek seviyeye geldiği bile oluyor. Bu sınıftaki bir otomobilde gereksiz bulduğumuzu söyleyelim.
Bunun dışında diğer kontrollerin kullanımı kolay. Direksiyonun ağırlığı iyi ayarlanmış, sürüş pozisyonu yeterince iyi, görüş sorunsuz ve tüketim makul seviyelerde. Fabrika verisi 6.6 lt/100 km’lik değer ütopik olsa da 8.0 lt/100 km civarında seyreden tüketimimiz bu ağırlıktaki benzinli bir otomobil için fena sayılmaz.
Performans zayıf; isteksiz hızlanma, zor devirlenen motorla birleşince ortaya can sıkıcı bir süreç çıkıyor. Bu özellikle sollama gibi ani hızlanma gerektiren noktalarda zorlayıcı olabilir.
Yumuşak ayarlanmış süspansiyon sistemi düzgün zeminlerde konforlu bir sürüş ortaya koysa da zemin biraz bozulup, çukurlar kendini gösterdiğinde sorunlar da başlıyor. Bu gibi zeminlerde i40 rahatsız edici şekilde sallanıyor, gövde gereğinden fazla hareket ediyor. Virajlarda fazla yatması da dikkat çeken bir diğer nokta olarak yerini alıyor notlarımızda.
Tutuş olarak daha çok önden kayma eğiliminde olan i40’ın tutunma kabiliyeti, yumuşak süspansiyon ayarı gözönüne alındığında fena değil aslında. Ön lastiklerden biraz daha tutunma beklediğiniz zamanlar oluyor ama genel olarak yeterli sayılır. Tabii direksiyondan size iletilen bilgiler yeterli olmadığı için gereğinden fazla şekilde direksiyonla oynadığınızı da oluyor. Burada biraz daha istikrarlı ağırlığa sahip olan bir direksiyon daha iyi olabilirmiş.
Dinamik olarak sınıfının en iddialı modellerinin açık bir şekilde gerisinde kalan i40 daha çok konfor odaklı bir sürüş sergiliyor. Performans ve dinamik özellik peşinde olanlarınsa başka alternatifleri değerlendirmeleri daha iyi olacaktır.