Geldik C-Max’in en iddialı olduğu konuya. Ford son zamanlarda bu konuda oldukça başarılı işler ve ürünler ortaya koyuyor ve artık bu kullanıclar için alışkanlık olmaya başladı.
Yeni C-Max’te de durum farklı değil. Her ne kadar burada kullandığımız dizel versiyon motor gamındaki tek dizel ve sadece 115 bg gücünde olsa da yine de sürüşü oldukça keyifli. C-Max’in diğer motor alternatiflerse 1.6 lt 125 bg ve 1.6 lt 180 bg ecoboost olmak üzere iki adet benzinli. Dolayısıyla ekonomi istiyorsanız bundan başka alternatifiniz yok. Üstelik sadece manuel vites alabiliyorsunuz. Bu tutucu bir yaklaşım sergiliyor, genel konsepti değişkenlik olan bir otomobil değişken olmalı ve farklı ihtiyaçlara cevap verebilmeli diye düşünüyorum.
3600 d/dak’da 115 bg güç üreten motor eskisine göre 5 bg daha güçlü ama en önemli değişiklik tork değerinde: Eski modelde 240 Nm olan maksimum tork, overboost ile 260 Nm’ye çıkıyordu, şimdiyse standart olarak 270 Nm tork sağ ayağınızın altında hazır bekliyor, ayrıca yine overboost’da bu değer 285 Nm’ye çıkıyor. Emisyon değerindeki azalma da kayda değer: 129 g/km’den 119 g/km’ye inmiş.
Motor demişken bunun olabildiğince sessiz bir ünite olduğunu söylememiz gerek. Dışarıda öyle olmasa da ses kabin içine oldukça az sızıyor. Motoru ilk çalıştırıp yola çıktığınızda biraz güçsüz olduğunu düşünebiliyorsunuz ama harekete geçtikten sonra torkun da etkisiyle bu durum yok oluyor.
6 ileri manuel şanzımanın geçişleri biraz kemikli. Seri geçişlerde bazen sıkıntı yaratabiliyor ancak motorla olan uyumu dikkat çekici. Oranlarının üzerinde düşünüldüğü belli, tork ve gücün lineer bir şekilde ortaya çıkışını destekleyecek şekilde ayarlanmış. Eğer hareketiniz yumuşaksa vites geçişleri sarsıntısız.
C-Max’de elektrik destekli bir direksiyon sistemi yer alıyor. Kişisel olarak elektrikli direksiyonlarla aram pek iyi değil ama Ford bu konuda sınıfının en iyilerinden. Üstelik bu yeni sistem daha çevreci ve yakıt tüketimiyle emisyon değerlerine de katkıda bulunuyor. Tepkileri ve geri dönüşleri (sürücüye ilettiği bilgiler) beklentilerin üzerinde. Bazen biraz ağır olduğu hissine kapılıyorsunuz ama bu anlar genelde hızınızın yüksek olduğu zamanlar olduğu için sorun değil. Diğer markaların MPV’lerini kullandıktan sonra C-Max’in direksiyonunun farkı hissediliyor.
C-Max’i kullanırken virajlı yollar bulup eğlenmenizi öneririm. ‘Bu otomobil bu şekilde kullanılır mı’ ya da ‘kim bu otomobili böyle kullanır’ demeyin, gerçekten oldukça keyifli. Herşeyden önce gövde kontrolü çok iyi. Otomobilin çizgisini bozmak için özel olarak uğraşmanız gerekiyor.
Otoyol kullanımlarında akıcı bir sürüş sunarken, tali yollardaki zemin bozukluklarını oldukça iyi absorbe ediyor. Buralarda süspansiyon sisteminin ne kadar başarılı ele alındığını görüyorsunuz. Evet dalma hareketi var ama kabinde olduğundan daha az hissediliyor, direksiyonun net tepkileriyle birlikte güvenli ve kendinden emin bir şekilde kullanaibliyorsunuz otomobili. Kısacası güven veriyor. Üstelik bu şekilde bir yol tutuş konforu da olumsuz etkilemiyor. Ancak gaz tepkisi bu keyifli kullanıma ayak uyduramıyor. Pedalın tepkisi beklediğiniz kadar hassas değil ve dozlaması zor.
Testimiz esnasında hiç dikkat etmememize rağmen elde ettiğimiz 6.5 lt/100 km’lik tüketim değeri C-Max’in ne kadar ekonomik olduğunu gösteriyor.
Bu arada otomobilde sunulan otomatik park sisteminin gayet başarılı çalıştığını söylemeliyim. Sadece park yeri buluyorsunuz, sistemi devreye sokuyorsunuz ve gerisini C-Max hallediyor. Özellikle bayan sürücüler için bu fazlasıyla kullanışlı bir donanım.
Ton başına 83 bg ile yavaş olsa da pratikliğin her zaman sıkıcı olmayacağını gösteriyor. Bunu diğer MPV’lerden de bekliyoruz.