Motorun sesi hatırladığım gibi; güçlü ve kendinden emin. Gaza ilk olan tepkisi dikkat çekici, eğer günümüz turbo motorlarına çok alıştıysanız RS’in gaz tepkisi size dünya dışı gelebilir. Atmosferik motorlar ne güzeldi…
Sürüş pozisyonunun son derce dik ve yüksek olmasıysa otomobilin yaşını gösteren bir özellik. 205 GTi kullandıysanız dik ve yüksek sürüş pozisyonunun ne olduğunu iyi bilirsiniz; otomobilin içinde değil üzerinde oturuyor gibi hissedersiniz ve bu durum bir süre sonra rahatsızlık vermeye başlar. Clio RS’de de aynı durum söz konusu ama bu tip otomobillerden ne bekleyeceğinizi bilirseniz bu sorun olmuyor.
Debriyajı hafif olan RS, temelinde Clio yer aldığını buradan belli ediyor. Olabildiğince kullanıcı dostu görünen otomobille gaza bastığımda beni neler beklediğini hatırlıyorum. Ya da hatırladığımı zannediyorum! Aman Tanrım!
İlk vites ne olduğunu anlamadan bitiveriyor ve 7500 devire soluksuz şekilde çıkan motor anında ikinci vitesi de bitiriveriyor. Üçe aldığımda 130 km/s gibi hızlarda dans etmeye başlarken RS’in ne kadar mutlu olduğunu görüyorum. O bunun için yaşıyor, devir çevirmek, vites atmak ve olabildiğince hızlı viraja girebilmek için. 172 bg’in 1035 kg’lık gövdeye fazla geldiğini söylemeye gerek yok herhalde, performans olağanüstü ve işin keyifli kısmı son derece zahmetsiz bir şekilde bunu sunuyor olması.
Her viteste, her devirde ayağınızın altında güç hazır halde bulunuyor ama asıl eğlence 4000 devirden sonra başlıyor. 6250 d/dak’daki maksimum güç, RS’in performansı için devir çevirmeniz gerektiğini gösteriyor. Bu devir ve üzerinde kullandığınızda bu makine sanki Le Mans 24 Saat yarışını bile çıkartacak kadar rahat hissettiriyor. Son derece akıcı bir güç ünitesi var burada ve şanzımanla motorun uyumu gerçekten göz dolduruyor. Böylesi bir uyum modern otomobillerde bile zor bulunurken, 2000’li yılların başında bu rüya gibiydi herhalde...
Vites geçişleri, son derece kısa olan oranlar ve vites yolu nedeniyle sorunsuz ve seri şekilde gerçekleşiyor. Ayrıca geçişler o kadar net ki sadece zevk almak için tekrar tekrar geçirmek istiyorsunuz.
Direksiyon beklediğimden hafif, 205 GTi ile yıllarını geçirmiş biri olarak ağır direksiyon ve iyi direksiyon hissi nedir çok iyi bilirim. RS’in direksiyonu bu tip bir otomobil için biraz hafif kalıyor, kısa turlu olması iyi ama geri bildirim anlamında çok da bekleneni veremiyor. Hatta bence RS’in repertuarındaki zayıf halka direksiyon diyebilirim. Renault, ne kabine ne de tasarıma para harcamamış ama gerek yürüyen aksam gerekse güç ünitesi olarak harika bir iş çıkartmışken, direksiyonun da biraz üzerinde dursa iyi olurmuş...
Birçok kişi RS’in, dinamik parlaklık anlamında Williams’ın gerisinde kaldığını söyler durur ve bunun nedeni arka süspansiyon tasarımında kullanılan torsiyon çubuğudur. Bu doğru olabilir, zira henüz Williams’ın direksiyonuna geçmedim ama bu sınıfta birçok otomobil kullandığım için RS’in yol tutuş ve sürüşünün ne durumda olduğunu söyleyebilirim. Bir kere tutunma son derece yeterli; sadece, dar lastikler biraz erken limitlere yaklaşıyor ama şasi bunun çok üzerinde potansiyele sahip. Sert amortisörler nedeniyle elbette konfor olumsuz etkileniyor ama sert bir viraja yaklaşık 100 km/s hızla girip, lift off yaptığınızda, dışta kalan arka lastiğin havaya kalktığını hissedip, arkanın güzel ve kontrollü şekilde yanınıza geldiğini hissettiğinizde bunun çok önemi kalmıyor. 90’lı yılların otomobilleri üç lastikte viraj dönmeye bayılırdı, RS de bunu çok seviyor.
Otomobil hafif olduğu için son derece iyi bir kontrolü var. Virajlara hazırlık aşamasında sizinle birlikte hareket ediyor, aşırı hızlı viraja girdiğinizde cezalandırmıyor ve viraj içinde de gazla dengelenebiliyor. Eğer alt vites- üst devir şeklinde viraj çıkışlarına yaklaşırsanız kilitli diferansiyel eksiğini biraz olsun hissedebilirsiniz, çekiş bu tip durumlarda gazın durumuna göre lastikleri boşa çevirebiliyor. Ama bunu kontrol altında tutup yüksek devirde sakin olmayı başardığınızda çekiş son derece iyi ve verimli. Hızlı gir- hızlı çık taktiği Clio RS’in iyi tur derecesi yapması açısından önemli bir yaklaşım. Sadece limitlerini bilmeniz gerekiyor, yoksa hem gücü hem de tutunmayı boşa harcıyorsunuz.
RS hızlı gitmesi de kolay bir otomobil. Virajlı bir dağ yolunda iyi durumda bir RS 172 ile birçok süper spor kullanıcısının canını sıkabilir, kullandığı otomobilden soğutabilirsiniz. 172 bg yeterli gelmiyorsa bu motorun modifiye işlemlerine de son derece yatkın olduğunu söyleyelim. 200 bg gibi güçler rahatlıkla elde ediliyor ve şanzıman da bu güçleri çok rahat kaldırıyor.
Eksikleri yok değil ama yukarıda anlattığım gibi sürüşe konsantre olduğunuzda sürüş pozisyonu gibi eksiklerini görmezden gelmeye başlıyor, RS’i gözünüzde bir kahraman pozisyonuna yerleştiriyorsunuz. Daha iyi bir direksiyon ve sürüş pozisyonu olsaydı RS gerçekten en iyi sürücü otomobilleri klasmanında yer alabilirdi ama şunu da söyleyelim, RS’in daha sonra birçok farklı versiyonu çıktı ve özellikle makyajdan sonraki 182 ve Cup şasililer bu eksikleri gidermişti.
RS 172, tıpkı bugün, benim günümüm harika geçmesini sağladığı gibi küçük otomobillerin de sürüş otomobili olacağını hatırlatıyor, bunun için çok para harcanması şartının ortadan kaldırıyordu.
172, bir dönemin sonunda hayata geçse de aslında güzel günlerin başlangıcıydı…