Kabin de dış tasarımın ön kısmı gibi Megane özelliklerini barındırıyor. Ön konsol, göstergeler, kumandaların tamamı Megane’dan alınmış yalnız tek fark Megane’da hız göstergesi dijitalken Fluence’da analog.
Kabinin oldukça geniş olduğunu söyleyebilirim; sürüş pozisyonunu ayarlamak kolay, baş ve diz mesafesi oldukça geniş. Ancak yolcu koltuğuna oturduğumda, dizlerimin öne doğru gelen tasarımından dolayı konsola çarptığını farkediyorum. Yine de 2702 mm’lik (Megane sedanda 2686 mm’ydi) aks mesafesinin getirisi olan fazlasıyla geniş kabinden dolayı bu çok sorun olmuyor.
Renault’nun son yıllarda Laguna modeliyle başlayan ve Megane’da da devam eden dikkat çeken işçiliği Fluence’da da aynen korunmuş. Malzemelere dokunduğunuzda yumuşak ve dokulu yapılarını hissetmek keyif veriyor. Ayrıca bana göre Fluence’ın en güzel ve takdir edilmesi gereken detaylarından biri kabindeki renk seçimleri. Hem malzemeler hem de göstergelerin aydınlatma renkleri üzerine bayağı kafa yorulduğu belli oluyor; çok ‘cool’ ve olgun görünüyorlar.
Kabinde bir sürü eşya koyma gözü var (toplamda 23 litre; bunun 9 litresi topido gözü, 2.2 litresi orta konsoldaki dirsek dayama ünitesi ve her iki kapıda 2.6 litrelik gözler), hal böyle olunca otomobilin içinde çeşitli eşyalarınızı kaybedebiliyorsunuz! Bagajı açtığınızda da nerede bittiğini görmek hayli zor, zira hacim 530 litre.
Kabinde en çok dikkat çeken detaylar arasında opsiyon olarak sunulan, uzaktan kumandalı Carminat Tomtom navigasyon (1000 TL) ve Privilege’de standart donanımda olan Arkamys imzalı ses sistemi oluyor. Bunlarla birlikte deri koltukların (1500 TL) birleşimi Fluence’ı bir üst sınıf kalitesine çıkartıyor, tabii fiyat da bu paralelde yükselerek 60.000 TL’yi geçiyor. Bu fiyata baz model bir Latitude almak mümkün.