Geçilen uzunca bir normal etabın ardından Riva-1’in startına varıp zamanımızı bekliyoruz. Riva, benim sevdiğim; uzun düzlüklerin ardından gelen uzun virajları ve bir bölümünde tek aracın bile zor sığdığı karakteriyle çok keyifli ve pilotajın ön planda olduğu bir etap. 5 kırmızı ışık sönüyor ve geniş bölümü tam gaz geçmeye gayret ediyorum. Öyle ki co-pilotum Ahmet Yavuz zaman zaman tedirgin oluyor. 400 metrelik bir düzlüğün ardından gelen dar bir tepecikte havalanmamızla birlikte kaskımın içinde “üyhhhh” tarzında bir ses duysam da dar bölüme kadar fazla risk almadan etabı bitiriyorum.
Riva-1’de S9’da 3., gençlerde 2. zamanı yapıp kendimizi biraz toparlıyoruz. İkinci loop öncesi servis alanına doğru hareket etsek de düşük bütçeli bir ekip olduğumuz için aracımıza öpücükten başka servis verme şansımız olmuyor. Bu yüzden 2. loop’ta aracımızı daha fazla korumak zorundayız.
Startı alıp, olabildiğince hızlı gitme düşüncesiyle ilerlerken daha ilk kilometrelerde egzozumuz kopuyor ve o andan itibaren şiddetli bir gürültüden başka hiçbir şey duyamıyorum. Yol notlarını el işaretleriyle ve gözlerimi etaptan ayırarak alabiliyorum. Tam hızlanalım derken yaşadığımız bu talihsizlikle birlikte etabı neredeyse ezbere geçip, ilkine göre 18 saniye daha iyi bir zamanla, S9’da üçüncü, gençlerde ikinci zamanı yapıyoruz fakat daha hızlı olabileceğimizi biliyoruz.