Tasarım başlığında vermiş olduğumuz rakamsal gelişimlerden dolayı artık kabinin daha çok diz ve baş mesafesi sunduğunu biliyoruz evet ve bunu fiziksel olarak hissedebiliyor olmanız güzel bir şey.
Her ne kadar kabin, hacim konusunda gelişmiş olsa da, tasarım ve his anlamında aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Bunun aslında basit bir nedeni var: Kabin çok ama çok renksiz ve sönük görünüyor. Siyah renkli plastiklerin kullanılmış olmasının bunda payı çok büyük tabii ama aynı zamanda çok sade tasarım da bir neden olarak gösterilebilir. Belki iki renkli malzemelerin kullanımı bunu çözecektir.
Burası Picanto’nun kabini gibi hareketli değil, daha düz ve gösterişsiz. Aslında kontrollerin olduğu alt kısım şık görünüyor ve burada bulunan düğmelerin havada duruyormuş izlenimi vermesi ilginç bir detay ancak gözünüzü direksiyonun hemen sağında bulunan, ses sisteminin yer aldığı bölüme çevirdiğinizde, direksiyonla ses sistemi arasında geniş bir boşluk görüyorsunuz. Bu bölümün hemen sağında yer alan ve 80’lı yılların Fransız otomobillerini andıran kare şekilli eşya gözü de pek hoş görünmeyen bir detay olarak notlarımız arasındaki yerini almış.
Kabinde kullanılan malzemeler de bizim pek hoşumuza gitmedi. Evet, Rio bir Kore otomobili olabilir ancak 46.000 TL sınırında olan bir otomobilde artık bu kadar sert ve göze hoş görünmeyen plastik aksamların kullanılıyor olması pek memnun edici değil. Yine de işçilik konusunda pek sıkıntı olduğunu söyleyemeyiz.
Geniş kabin özellikle baş mesafesi anlamında tatmin ediyor. Sürüş pozisyonu biraz yüksek olsa da çok sorun olmuyor, ön tarafta A sütununa yerleştirilmiş ekstra camların pek bir fonksiyonu yok. Yatık tasarlanan sütunun kısıtladığı görüşten dolayı böyle bir çözüme gidilmiş olsa da bu pek yararlı olmamış.
Arka taraftaki hacim ve iniş- binişlerde herhangi bir sorunlar karşılaşmadık. Rio’nun kabini, otomobilin dış tasarımı gibi cesur ve hareketli değil ve bu anlamda biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Eskisine göre büyük bir atılım gerçekleştirmiş ama asıl sorun markanın bizlerin beklentisini çok arttırmış olması. Böyle olunca da ister istemez siyah plastiklerdense daha hareketli, canlı, orijinal bir şeyler bekliyorsunuz...