Opel Ampera

  • Opel Ampera  - 1
  • Opel Ampera  - 2
  • Opel Ampera  - 3
  • Opel Ampera  - 4
  • Opel Ampera  - 5
  • Opel Ampera  - 6
  • Opel Ampera  - 7
  • Opel Ampera  - 8
  • Opel Ampera  - 9
  • Opel Ampera  - 10
  • Opel Ampera  - 11
  • Opel Ampera  - 12
  • Opel Ampera  - 13
  • Opel Ampera  - 14
  • Opel Ampera  - 15
  • Opel Ampera  - 16
  • Opel Ampera  - 17
  • Opel Ampera  - 18
Teknik Özellikler Detaylı teknik özellikler
Sessiz sürüş- Günlük kullanımda ultra düşük tüketim değeri
Yüksek fiyat- Tahmini yüksek yıpranma oranı- Uzun menzilli kullanımlarda ortalamanın altında kalan tüketim değeri
Henüz Türkiye'de satılmıyor
Motor:
1398 cc, 4 silindir, ECOTEC, 16v, 86 bg 4800 d/dak, 130 Nm 4250 d/dak; Voltec elektrik motoru, 150 bg, 370 Nm; 16 kWh, 288 adet lityum ion batarya
Performans:
161 km/s maksimum hız (sınırlandırılmış), 9.0 sn 0-100 km/s
Şanzıman:
1 ileri, önden çekiş
Ortalama tüketim:
1.6 lt/100 km, 40 g/km
Boş Ağırlık:
1732 kg
Güç/ağırlık oranı:
Ton başına 87 bg
Boyutlar U/G/Y:
4498/1787/1439 mm
Değerlendirme:

Burada kullandığımız otomobil sıradan bir otomobil değil. Onun adı Opel Ampera; GM’se onun için ‘tarihinde ürettiği en önemli otomobil’ diyor.

Elbette bunun bir nedeni var; altında yatan teknolojisi. Opel ve GM, Ampera- Volt ikilisi için E-REV (electric- range extender vehicle) tanımlamasını yapıyor. Bu şu anlama geliyor: Ampera aslında elektrikli bir otomobil ve içerisindeki içten yanmalı motor, pasif bir rol oynayarak lastiklere güç iletmiyor. Toyota Prius gibi seri- paralel hibridlerde içten yanmalı motor otomobilin ana motorudur, elektrik motoruysa onu destekleyen ek güçtür, buradaysa bunun tam tersi bir durum söz konusu. Ampera’yla yola çıktığınızda direkt olarak elektrik motoruyla yol almaya başlıyorsunuz. Daha sonra bataryalardaki şarj bitmeye başladığında içten yanmalı motor çalışmaya başlayarak elektrik üretiyor. Bu teknolojiye otomobil dünyasında 'range extender', yani 'menzil uzatıcı' deniliyor. Sistemin amacı zaten adından da kolayca anlaşılabiliyor: Sadece elektrikle çalışan otomobillerin kısa menzil problemini ortadan kaldırmak ve elektrikli kullanımı normal otomobil menziline uzatmak.

Peki işe yarıyor mu? Teorik olarak evet, pratik olaraksa biraz detaylı inceleme yapmamız gerek. Opel, Ampera’nın sadece elektrik motor menzilini maksimum 80 km olarak belirtiyor. Almanya’da uzun süren araştırmalar sonucu otomobil kullanıcılarının yüzde 80 kadarının günlük yaptığı maksimum mesafenin 60 km olduğunu düşündüğünüzde bu menzil verisi mantıklı gelmeye başlıyor kulağa. Çünkü bu, Almanya’da yaşıyorsanız Ampera’yı tamamen elektrikli olarak kullanabiliyorsunuz demek oluyor. Şöyle ki günlük 55 km’lik bir yol yaptığınızı varsayalım; işe gidip geldikten sonra akşam otomobilinizi, kablo ile evinizden temin ettiğiniz elektriğe bağlayarak, şarj edip bir sonraki günkü kullanımda da elektrikle yola devam edebiliyorsunuz. Tam şarj etmek için gerekli olan süreyse 5 ila 6 saat. Yani otomobilin temel üretiliş amacında günlük kullanım öngörülmüş ve benzini motorun olabildiğince az kullanılması için çalışmalar yapılmış. Burada aklınıza gelecek olan ilk soru, ‘bu şekilde uzunca bir süre içten yanmalı motoru kullanmadığım zaman bu motorun ömrü ne olacak?’ olabilir. Bunun için Opel bir önlem almış tabii: İçten yanmalı motorun altı hafta kadar kullanılmadığı durumlarda ‘Engine Maintenance Mode’ (EMM) adı verilen koruyucu mod, 4 silindirli motoru 5 ila 15 dakika kadar çalıştırıyor. Böylece motor yağı optimum sıcaklığına ulaşmış oluyor, tüm hareketli parçalar yağlanıyor, temastan kaynaklanan eskimenin ve yıpranmanın önüne geçiliyor. Eğer kısa bir sürüş yapacaksanız, isterseniz bu modu daha uzun kullanacağınız bir zamana da erteleyebiliyorsunuz. 

Otomobilin elektrik motoru 150 bg güç ve 370 Nm tork üretiyor. Bu tork değeri, sadece tek oranlı bir şanzımanla lastiklere iletiliyor ve tork araç çalışmaya başladığı andan itibaren sabit olarak üretiliyor. İçten yanmalı motor 1.4 lt hacminde, 86 bg güç, 130 Nm tork üretimiyle dikkat çekiyor. Batarya ise 16 kW güce sahip. Burada ilginç olan bir teknik kullanılmış; içten yanmalı motor lastiklere bağlı olmadığı için motorun çalışma deviriyle lastiklerin devirinin birbirini tutması gerekmiyor. Dolayısıyla Opel, benzinli motoru sadece maksimum verimli çalışacak şekilde üretmiş ve bu küçük nüans, ‘range extender’ ile standart hibridlerin arasındaki en önemi konsept farklarından biri olarak dikkat çekiyor. Ampera’nın boş ağırlığı 1732 kg olarak gösteriliyor. Bu ağırlığın büyük bir oranı bataryalara ait. Bataryalar otomobilin koltuklarının altında ‘T’ şeklinde olacak biçimde yerleştirilmiş ve tam 288 adet lityum ion batarya otomobilde yer alıyor. Başka bir deyişle 288 adet laptop bataryası var Ampera’da.

80 km’lik teorik menzilden sonra, elektrik motorunun şarjı bitmeye yaklaştığı zaman içten yanmalı motor devreye giriyor ve bataryayı şarj etmeye başlıyor. Tabii bu şekilde yakıt tüketimi devreye giriyor. Şunu söylemekte de yarar var, içten yanmalı motor hiçbir zaman bataryayı tam olarak şarj etmiyor, sadece lastikleri çevirmesi için yeterli şarj oranı sağlıyor. Yeterli şarj için mutlaka otomobilin kablosunu takıp şarj etmeniz gerek.

Buraya kadar herhangi bir sorun yok. Ne var ki Ampera ile uzun yolculuklar yapmak istediğinizde işler biraz karışabiliyor. Çünkü az önce söylediğimiz gibi bataryaların gerçek anlamda şarj olabilmeleri için mutlaka şehir elektriğinden beslenmeleri gerekiyor. Aksi halde içten yanmalı motorun çalışmasından dolayı yakıt tüketmeye başlıyorsunuz, ki bu da Ampera’da oldukça karışık bir durum.

Karışık olmasının nedeni şu; Opel’in açıklaması otomobilin ortalama yakıt tüketim değerinin 1.6 lt/100 km olduğu şeklinde. Ancak buna batarya boşalana kadar elektrik motoruyla yapılan yol da dahil, sadece benzinli motor devreye girdikten sonraysa 5.0 lt/100 km gibi bir değer öngörülüyor. İki farklı değer verilmesinin nedeni Ampera gibi elektrikli otomobillerin ilk 100 km’de neredeyse hiç yakıt tüketmemesi nedeniyle iki bağımsız değerin ölçülmesi gerektiği. Bu konuda Amerika’da ölçümleri yapan EPA’nın (Environmental Protection Agency) elektrikli otomobiller için özel bir ölçüm kriteri getirdiğini ve bu şekilde iki farklı değeri ölçtüklerini söylemeliyiz.

Öte yandan yakın zamanda İngiliz meslektaşlarımızın ABD sınırları içinde gerçekleştirdikleri 2720 km’lik testi Ampera’nın aynı sistemini kullanan ikiz kardeşi Volt, 7.6 lt/100 km gibi oldukça sıradan ve yüksek bir değerle tamamladı. Bunun tek nedeni bataryanın şarj olma sorunu (voltaj sorunları gibi problemler açığa çıktı) ve gerçek hayattaki kullanımda (klima, ses sistemi, havalandırma gibi ekipmanlar çalışırken) menzilin sadece 35 km’ye inmesiydi. Bu noktadan sonra benzin tüketilmeye başlandı ve Volt bu değerde kaldı.

Her neyse konumuz şimdilik bu değil ama otomobilin böyle bir problemle yüzleştiğini de söylemek istedim.

Ampera’yı kullanmak, standart bir sedandan çok da farklı değil. Sadece çok sessiz bir şekilde yol alıyorsunuz. Otomobilin içine giren rüzgâr ve yol sesi alıştığınızdan daha çok çünkü motor sesi yok. Önceleri alışık olmadığınız için, torkun kesintisiz şekilde üretilmesinden dolayı sert kalkışlar yapabiliyorsunuz ama zamanla buna da alışmak zor değil.

Orta konsolda, gayet güzel grafikleriyle dikkat çeken ekrandan otomobilin hangi motorunun çalıştığını takip edebiliyorsunuz. Sağ taraftaki küçük yeşil top, sağ ayağınıza göre hareket ediyor ve pedal ne kadar aşağı inerse rengi yeşilden o kadar uzaklaşıyor. Bunu mümkün olduğunca yeşilde tuttuğunuzda ciddi oranda az tüketim değerleri elde ediyorsunuz. Direksiyon gayet net ve temiz tepkilere sahip, süspansiyonlar oldukça yumuşak. Her ne kadar kullandığımız zemin fazlasıyla pürüzsüz (otomobili İstanbul Park pistinin içindeki yollarda, OPC tanıtım organizasyonunda kullanma imkanı bulduk) olsa da bunu rahatlıkla hissedebiliyorsunuz ama tabii gerçek anlamda bir analiz için daha farklı zeminleri deneyimlemek gerek. Gaza dibine kadar bastığınızda 1700 kg’luk gövde ağırlığını çok da hissetmiyorsunuz tabii bunun nedeni sabit olarak üretilen 370 Nm’lik tork.

Otomobilin henüz Türkiye’de satışı yok ama 2012 yılının Haziran ayında satışa sunulması bekleniyor. Fiyat hakkında henüz net bir bilgi olmasa da 70.000 Euro civarında olması beklentiler dahilinde.

Range extender şimdilik gayet mantıklı bir çözüm gibi görünüyor ve hibridlere ciddi bir tehdit oluşturuyor. Eğer ülkemizde şarj etme sorunları baş göstermeyecekse İstanbul gibi trafiği artık günlük hayatın bir parçası haine gelmiş bir şehir için gayet mantıklı bir çözüm gibi görünüyor. Yine de aklınızın bir kenarına ABD’de elde ettiği sıradan tüketim değerlerini not etmenizde fayda var. Sonra hayal kırıklığına uğramak istemezsiniz öyle değil mi?

Yazıyı değerlendir

Yorumlar

Facebook