2’nin belki de en ilginç özelliği yerini aldığı modele göre boyunun 40 mm kısa olması; bu otomobil dünyasında pek de alışıldık bir şey değildir. Ayrıca az önce de söylediğim gibi ağırlığı da daha az.
Bunlara tekrar değinmek istedim çünkü 2’nin tasarımı etkileyen faktörler arasında bu iki unsuru göstermemek olmaz. 1.5 lt’lik versiyonun bile 1035 kg ağırlığında olması Mazda’nın ağırlık azaltma operasyonunu ne kadar başarılı bir şekilde ele aldığını gösteriyor. Aynı yıllarda sınıfındaki bir Peugeot 207 1224 kg, VW Polo ise 1150 kg civarındaydılar.
Japon üretici ağırlığı azaltmak için süper spor modellerdeki gibi karbonfiber kullanmamış tabii, peki bunu nasıl başarmıştı? Tabiri caizse ‘damlaya damlaya göl olur’ mantığından yola çıkarak. Küçük detayların toplamı bu farkı yaratıyordu: Süspansiyon sisteminden 13 kg, daha ince motor kaputunun kullanılmasıyla elde edilen 0.69 kg, gövde de dayanıklı çelik kullanılmasıyla 22 kg ve kapılardaki hoparlörlerden 1 kg atılması gibi küçük gibi görünen detaylar toplamda 100 kg’lık bir tasarruf sağlıyordu. Bunun getirisi de hem performans, hem yakıt hem de emisyon tüketim değerlerinde kendini gösteriyordu.
Otomobilin köşelere yerleştirilmiş lastikleri, temiz tasarımı ve çizgileri biraz da hafiflik felsefesinin getirileriydi. Dinamik bir görüntüye sahip otomobil, bazı rakipleri gibi sıkıcı görünmekten kaçınıyor, adeta atik karakterinin dışa vurumunu gösteriyordu. 2 gerçekten göze güzel görünen bir otomobil.