Clio dışarda olduğu gibi iç mekanda da canlılığını sürdürüyor. Kırmızı ve siyahtan oluşan çift renkteki kabin size güzel bir enerji veriyor. Direksiyonun altında bulunan piyano siyahı kaplama ve kabindeki kırmızı bölümler değiştirilebiliyor ve bu sayede otomobil kullanıcısına göre kişiselleştirilebiliyor. Artık kullanıcılar birbirinin kesme şekeri gibi aynı olan otomobilleri kullanmak istemiyorlar ve bu "kişiselleştirme" taleplerinden Clio da nasibini almış gözüküyor.
Koltuklarda yan destekler sizi kavrıyor ve manuel değiştirilebilir ayarlar ile ideal sürüş pozisyonunuzu rahatça bulabiliyorsunuz. Orta konsolda bulunan 7 inç büyüklüğündeki ekrandan, multimedya özelliklerini kullanabiliyorsunuz. Bu multimedya ekranın dışında, devir saati ile devir göstergesi arasında yer alan dijital hız göstergesi otomobile teknolojik bir hava katıyor.
Infotaintment ekranı dokunmatik ve istenildiği takdirde navigasyon olarak kullanılabiliyor. Bu sınıfta bir otomobil için güzel düşünülmüş detaylar olarak görünen bu özelliklerin yanında arka camların elektrikli değil de manuel olması, biraz kafa karıştırıcı.
El frenin altında hız sabitleyici ve hız sınırlayıcı tuşları bulunuyor. Bu tuşların yanındaki "ECO" mod tuşunu kullanarak ise otomobilin daha az yakıt tüketmesini sağlayabiliyorsunuz.
Artan boyutlar ile arka koltuklardaki diz mesafesi arttırılırken, koltuğun sırt eğimi de bir önceki Clio ile kıyasladığımızda 23 dereceden 25 dereceye çıkarılmış ve daha rahat bir pozisyon sağlanmış. 300 litrelik bagaj hacmine baktığımızda ise şehiriçi için oldukça yeterli bir yükleme kapasitesi sunan Clio, bu kıstasta rakipleri VW Polo, Ford Fiesta ve Hyundai i20'nin önünde bulunuyor.