Mekanik olarak 208’in en büyük yeniliği olan 3 silindirli atmosferik motorunu kullanmadık ve bu 1.6 lt’lik dizel motoru daha önce 308’de de kullanmış, çevikliği ve ekonomikliğinden memnun kalmıştık.
Ülkemizdeki iki dizelden biri olan 1.6 lt’lik bu ünite 92 bg güç ve 230 Nm tork üretiyor. Diğer dizel motorsa 207’den de tanıdığımız 1.4 lt’lik 68 bg’lik versiyon. 208’in benzinli seçenekleriyse 1.2 lt VTi 82 bg 3 silindirli ve 1.6 lt VTi 120 bg 4 silindirli. Benzinli motorlardan 1.2 lt sadece manuel, 1.6 lt ise sadece otomatik seçeneğiyle alınabiliyor. 1.4 dizel hem manuel hem de benzinli seçenekleri sunuyor ama burada otomatik 5R’yken, 1.6 lt’nin otomatiğiyse 6R olacak şekilde kombine edilmiş. Küçük hacimli motor seçeneği olması güzel bir şey tabii ama hacmi daha da küçültüp, bir turbo desteğine başvurulmaz mıydı? Yazının başında belirttiğimiz ekonomik durum 208 için imkansız kılıyor ne yazık ki...
Test ettiğimiz e-Hdi sistemli 1.6 dizel versiyon ortalama 3.8 lt/100 km yakıt tüketimi ve 98 g/km emisyon değeriyle dikkat çeken modern ve canlı bir motor. Yüksek torkuyla hafif gövdeyi (1090 kg) kaldırmakta zorlanmıyor ve özellikle 2500 d/dak üzerinde motorun çekiş gücü dikkat çekici. Üstelik bunu çok gürültülü olmadan da başarması bir diğer olumlu özellik. Tabii o 3.8 lt’lik ortalamayı tutturmak neredeyse imkansız olsa da İstanbul trafiğinde 5.1 lt/100 km’lerde bile dolaşmak motorun ve ağırlık rejiminin nasıl sonuçlar verdiğini gösteriyor.
208 bizleri, beklediğimizden sert sürüşüyle şaşırttı açıkçası. Bozuk zeminleri fazla hissediyorsunuz ve gövde gereğinden fazla sallanıyor, bu sanki amortisörler çalışmıyor gibi hissettmenize neden oluyor. Bunun yanında yol tutuş oldukça iyi; uzun virajlarda 208 çok stabil bir tutuş sergiliyor, viraj içindeki çukurları çok önemsememesi etileyici. Kısa ve hızlı virajlarda da direksiyon keyifli bir his sunuyor. Ağırlığı elektrikli sisteminden dolayı yapay olsa da küçük direksiyon simidiyle otomobili yönlendirmek hayli kolay. Büyük yön değişiklikleri için küçük direksiyon hareketleri yeterli oluyor, bunun nedeni hızlı direksiyon sistemi tabii.
Ancak, tam sürüşten keyif almak üzereyken şanzıman vites değiştirmesiyle tüm bu pozitif düşüncelerinizin önüne geçiyor. Daha önceki jenerasyonlarda da eleştirdiğimiz bu vites kutusu ilerleyen zamanlar gelişeceğine gittikçe geriye doğru aşama kaydediyor gibi. Vites geçişleri çok sert ve yolcuların kafaları öne doğru eğilmek durumunda kalıyor, ayağınızı gazdan kaldırarak bunun önüne geçiyorsunuz ama her ayağınızı gazdan çekince de vites geçmiyor. Dolayısıyla pek iyi anlaşamıyorsunuz vites kutusuyla. Bir de turbo gecikmesi olduğu zamanlardaki o çok sert vites düşürme tepkisi var. Bu o kadar sert ve ani gerçekleşiyor ki fazlasıyla rahatsız oluyorsunuz ve sanki otomobile birşey çarpmış gibi hissediyorsunuz.
Tüm rafinelik hissi, kaliteli sürüş düşünceleri bu şanzımanla yok oluyor, sanki tüm çabalar boşuna yapılmış gibi hissettiriyor. 208’in o çevik olmasını beklediğiniz gövdesi hantallaşıyor, atik gibi görünen tasarım bir anda atalet içinde hareket etmeye başlıyor. Bu, sanki rakip bir firmanın 208’in başarısının önüne geçmek için geliştirdiği bir vites kutusu gibi...
Neyse, şanzıman dışında gayet yeterli sürüş özellikleri olduğunun altı çizilmeli. İyi ve güvenli yol tutuyor, yeterince rafine ve sessiz sayılabilir. Sadece herkesin hoşlandığı kadar yumuşak olmaması dikkat edilmesi gereken hususlardan biri.