Renault Clio 1.5 dCi EDC Icon

Tüm markalarda “ortak tasarım dili” anlayışını görmek mümkün. Bu yüzden aynı logoyu taşıyan fakat ayrı kategorilerde yarışan otomobilleri sıkıcı bulabilirsiniz. Haksız da sayılmazsınız. Ancak Clio’da bu düşünceye katıldığımı söyleyemeyeceğim. Ön ızgaradaki büyük logo akımını başlatan Clio, aslında henüz bu tasarım diline tam olarak katılmadı. Ancak oranları itibarıyla bu sene Paris’te boy göstermesi beklenen yeni nesil -eğer iyi uyarlanırsa, ki Fransız dizayn ekibine güvenim tam- bu yüzü bence en iyi taşıyan model olacak.

Neyse, biz şu anda elimizde bulunan test aracına dönelim. Her şeyden önce “Yoğun Kırmızı” olarak geçen rengin Clio’ya çok iyi gittiğini söylemem lazım. Beyaz, gri ve Ateş Kırmızı tonunda ya sıradan kalan, ya da sırıtan parlak siyah ön ızgara; bu renkle harika bir ahenk yakalayarak ön yüzün -neredeyse- en baskın elemanı geliyor. Tabii Icon paketiyle standart olarak gelen tamamen LED ön farların araca kattığı havaya haksızlık etmemek gerek. Eski nesilde biraz ablak bir görüntü çizen ön tamponun keskinleşmesi ve büyük, yuvarlak sis farlarının küçülmesi Clio’nun ön yüzünü resmen tamamlamış. Yeni Clio, eskisine göre daha “olmuş” hissettiriyor.

Yan taraf, makyaj öncesinden pek farklı değil. C sütununa iliştirilen kapı kolları, çıkıntılı arka çamurluk ile yakalanan kıvrımlı formun profildeki akıcılığını arttırmış ve uzaktan bakıldığından göze güzel geliyor. Ancak kendilerinin hayranı olduğumu söyleyemeyeceğim. Kişisel tercihe göre rengi seçilebilen kapı eşiğindeki plastik parçalar estetik operasyonunda değiştirilmeden bırakılan hoş detaylar. Bu arada, 205/45 R17 lastiklerle sarılı opsiyonel 17” jantların tasarımı gerçekten piyasanın en iyileri arasında. Bu opsiyonu tercih etmezseniz idare etmeniz gereken 16” jantlar da oldukça güzel.

Arka kısım da yine çok bozulmadan yola devam etmiş. LED arka farlar ile yuvarlak hatlar içindeki köşeli dokunuş temasını sürdüren Clio, bu sayede her açıdan çok güzel görünmeyi başarıyor. Parlak siyah plastik ek, aslında Megane ve Talisman gibi modellerde kullanılan tasarımın merkezinde yer alan elemana çok benzeyen stoplar, kıvrımlı bagaj kapağı ve görüşü pek de iyi etkilemese de, göze hitap etmeyi başaran arka cam ile Fransız hatch, segmentinin en yakışıklıları arasında yerini alıyor. Tabii tüm bunların yanında Clio'nun makyajlı olduğunu anlamakta biraz zorluk çekebilirsiniz.

İtiraf edeyim, Ibiza ile yan yana park edilseler gözümü Clio’ya çevirmem biraz zaman alır. Ama bu Clio’nun eksikliği değil, SEAT’ın başarısıdır. Çünkü İspanyol modelden sonra segmentte en beğendiğim makine şüphesiz Clio’dur. Hele bir de Icon paketi ise…