Ortalama olarak 4.3 lt/100 km gibi ütopik bir tüketim değerine imza atınca hibrid farklı bir anlam kazanmaya başlıyor. 45 litrelik yakıt deposuyla 1000 km’nin üzerinde bir menzile sahip oluyorsunuz. Ringin diğer ucundaki Mustang ise 1000 km’de 180- 190 litre benzin tüketiyor ve ekonomi anlamında Prius’un dört katı kadar savruk olduğunu gözler önüne seriyor. Aradaki fark 40 yıl ve dörtte bire inen tüketim. Bu da kabaca her on yıl için yüzde 25’lik bir fark anlamına geliyor.
Bu hesaplama birçok noktayı açığa çıkartmış gibi görünse de Mustang’in verdiği keyif Prius’un dört katından çok çok fazla ve bunu parayla satın almak mümkün değil maalesef.
Dolayısıyla günün sonunda gülen taraf, bizlerin yüzünü daha çok güldüren, saflığın temsilcisi Mustang oluyor. Ancak bu çok zorlu bir maç oldu ve her ne kadar Mustang kazanmış - buna kazanmak diyemeyiz aslında- daha çok hoşumuza giden taraf olsa da Prius’a her binişinizde böyle bir teknolojiyi, bu kadar kolay şekilde kullanıma sunduğu ve böylesine gündelik hayata entegre edebildiği için Toyota’ya şapka çıkartıyorsunuz. Prius geleceğe ışık tutarken düşündürdükleri, görevi, teknolojisi ve modern dünyaya mükemmel şekilde ayak uydurmasıyla otomobil kavramını yeniden sorgulamanıza neden oluyor. Mustang ise her zaman olduğu gibi efsanevi ve etkileyici. Mach1 kesinlikle bir Rock Star.
Rock Star’lar hiç bir zaman ölmezler, her zaman efsane olarak devam ederler yaşantılarına. Peki Prius acaba bundan 40 yıl sonra bile böyle etkileyici hissettirebilecek mi? Sanırım önemli olan da bu.
Her ne olursa olsun otomobil mekanik bir araçtır. Bunu bize hatırlatan Mustang’in söylemeye çalıştığı gibi ben de çalışırken ses çıkartan makinelerden hoşlanıyorum...
Şimdilik bu Rock Star’la biraz daha takılayım, fazla sorumluluk beni gerer...